Komplonun mimarı FETÖ’cü Yılmazer’dir

FETÖ’den tutuklu HSYK 1.Daire Başkanı İbrahim Okur’un ifadesi bir çok konuda olduğu gibi bizim tutuklanmamız hakkında da çarpıtmalar içeriyor.

Gerçek şudur; Komplo ile tutuklanmamın mimarı FETÖ’den tutuklu istihbaratçı Ali Fuat Yılmazer’dir. Nedeni de kendisi dahil Hrant Dink cinayetinde FETÖ’cülerin rolünü ortaya çıkarmamdır.

Bu gerçek hala çarpıtılmaya çalışılıyor. Son yazımda buna değinmiştim.

Bugün ise yazar Muhsin Kızılkaya’nın yaşadığı bir olayı aktaracağım.

5 Mart 2011 günü, PKK’nın tehdidine karşı koruma hakkında görüşmek üzere Emniyet’e çağırılan yazar Muhsin Kızılkaya 24 Temmuz 2016 günü Habertürk gazetesinde o günü şöyle anlattı:

“…Bir cumartesi (5 Mart 2011) günüydü.

Randevuya 10 dakika erken gitmiştim. Terörle Mücadele Şube Müdürü (Tufan Ergüder) ile İstihbarat’tan sorumlu Emniyet Müdür yardımcısı Ali Fuat Yılmazer 10 dakika gecikerek geldiler yanıma. İkisi de terliydi ve burunlarından soluyorlardı.”

Kızılkaya-Yılmazer diyaloğu

Yılmazer ve Kızılkaya arasında diyalog şöyle gelişiyor:

Yılmazer: Şu iki dangalak gazeteciyi mahkemeye göndermekle uğraşıyorduk, onun için geç kaldık, kusura bakma.

Kızılkaya: Hangi dangalak gazeteciler?

Yılmazer: Ahmet Şık ile Nedim Şener.

Kızılkaya: Onların Ergenekon’la ne alakası var, ikisini de tanıyorum.

Yılmazer: Salaklar Ergenekoncu olduklarını bilmiyorlar.

Kızılkaya: Nasıl, insan ne olduğunu bilmez mi?

Yılmazer: Bilmez, bunların ikisini de kafalamışlar. Nasıl bir şeytani örgütle karşı karşıya olduğumuzu anlayın artık.

Kızılkaya: Onları neden mahkemeye gönderdiniz ki? İkisini de savcı şimdi bırakır, keşke siz bıraksaydınız.

Yılmazer: Benim ‘Tutukla’ dediğimi savcı serbest bırakabilir mi?”

Kızılkaya: “Ama nasıl olur, siz polissiniz?” deyince Yılmazer gülmüş.

Evet dediği gibi oldu o “tutukla” dedi, firari FETÖ’cü Zekeriya Öz tutuklamaya sevk etti, FETÖ’cü hakim İbrahim Balık tutukladı. Komployu gören hükümet Yılmazer’i 8 Mart 2011’de görevden aldı. Ama hala çarpıtma devam ediyor.

Yılmazer eminim şimdi Silivri’de İbrahim Okur’un çaprıtma gayretlerini okuyunca da aynısını yapıyor; gülüyordur.