Giriş
Son yazımda FETULLAHÇI TERÖR ÖRGÜTÜ’nün, 3 Kasım 1996’daki Susurluk kazasıyla ortaya saçılan NATO bağlantılı derin devlet yapılanması Gladyo’nun parçası olduğunu, Ergenekon kumpasıyla ile de bu yapılanmanın Türkiye’den temizlenmesini önlediğini yazmıştım. FETÖ elebaşının bu bağlantısına bir resmi belgeden; 17 Aralık 1996 tarihli MİT Müsteşarı Sönmez Köksal imzalı Susurluk raporundan örnek vermiştim. O raporda FETÖ elebaşı şöyle anlatılıyordu; “Fetullah Hocacıların CIA’nın (Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı) bölgemizdeki en önemli sivil toplum kuruluşu olduğu iddiaları, Maliye, İçişleri ve Dışişleri bakanlıklarının ilgili kuruluşlarla yapacakları koordine sonucunda çözülebileceği değerlendirilmektedir.” FETÖ’nün CIA ile ilişkisini en iyi bilen kurum, görevi gereği hep MİT oldu.
‘Hedefleri 2025’
Şimdi bu konuda iki MİT eski müsteşarının ifadelerine de yer vereceğim; Birincisi Şenkal Atasagun. Ergenekon iddianamesine yansıyan Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay’ın günlüklerine göre 1 Ekim 1999 tarihinde Cumhuriyet gazetesi yöneticileriyle bir araya gelen Şenkal Atasagun, FETÖ elebaşı ile ilgili şunları söyledi: “Bizim tespitimiz şu, Gülen grubu bürokrasiyi kullanarak iktidara gelmek istiyor, Milli Görüşçüler sandıktan gelmek istiyor. Böyle bir yöntem farklılıkları var. Gülenciler başta 2000 yılını, 2005 yılını hedef seçmişlerdi. Şimdi 2025 diyorlar. Fetullahçılar ise daha uzun vadeye yaymış durumdalar ve bu yüzden de daha tehlikeliler. Maddi güçleri fazla. Yılda 60 trilyonluk bir parayı yönetiyorlar. Yurt dışındaki okul açma faaliyetleri çok iyi organize ediliyor. Bizim gözlemlerimize göre bu Gülen grubunun başarabileceği bir şey değil. Mutlaka başka bir destek söz konusu… Biz Gülen olayını aynen size aktardığımız gibi başbakana da söylüyoruz. Bizi dikkatle dinliyor. Ötesi bizim işimiz değil.”
Atasagun, Gülen’in arkasındaki gücü, 30 Mayıs 2003 günü tekrar görüştüğü Cumhuriyet yöneticilerine şöyle anlattı; “Onu (Fetullah Gülen) biliyorsunuz, ABD’nin yeşil kuşak projesinin bir ayağıydı. Olay hâlâ odur. Bin Ladin’i de ABD yarattı, Afganistan’da Ruslara karşı besledi, sonucu gördünüz. Bu, terör örgütünü beslerseniz, sonunda ne olacağının göstergesi.”
‘Arkasında gizli servis var’
En son MİT eski Müsteşarı Emre Taner’in TBMM Araştırma Komisyonu’na 9 Kasım 2016’da verdiği ifade de FETÖ elebaşının yurtdışındaki faaliyetlerini CIA talimatıyla yürütüldüğünü şu sözlerle anlattı; “Amerika’daki bütün temaslarda yabancılar var, gizli servis var. Daha ötesi yok, gizli servis var, yani gizli servisten alınan talimatlarla bu iş yürüyor, bu kadar açık.”
İşte karşımızda Amerikan istihbaratı tarafından yaratılan ve desteklenen bir örgüt var. Dolayısıyla FETÖ’yü tarikat, cemaat olarak değil, 1990’larda temizlenemeyen derin devlet Gladyo yapılanmasının parçası olarak görmek gerek.
