Cumhuriyet Halk Partisi’nin 31 Mart mahalli seçimleri için özellikle güçlü olduğu yerlerde belediye başkan adaylarını gecikmeli açıklaması, “Herhalde adayları 1 Nisan’da açıklayacaklar” gibi esprilere sebep olmuştu. Ama gelişmeleri parti içinde ciddiyetle izleyenlerin aktardıklarına göre gecikmenin sebebi “kıyasıya bir yarış” yapılmasından kaynaklanıyordu.
“Kıyasıya bir yarış” dediysem adayların projeleri değil “herkesin kendi adamını yerleştirme yarışından” söz ediyorum.
Konuyu bir soruyla açayım; CHP’de aday belirleme sürecinde siz hiç projelerin yarıştığını gördünüz mü?
Örneğin İzmir’i ele alalım, bu ilde üç isim öne çıkmıştı. Peki bu üç isim arasındaki yarış projeler üzerinden mi yürüdü? Elbette hayır.
Basına da yansıdı, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun yıllardır kafasındaki isim sonunda başkan adayı olarak belirlendi. Parti Meclisi yalnız İzmir’e değil Ankara ve İstanbul’a da yıllar öncesinden Kılıçdaroğlu’nun düşündüğü isimleri belediye başkan adayı olarak belirledi. Ama görüntü son derece “demokratik”, adaylar Parti Meclisi’nde onaylanarak belirlendi!
AKP'de de böyle değil mi?
“Ne var bunda, AKP’de de böyle olmuyor mu?” diye soracaksınız. Elbette öyle oluyor ama ne yaparlarsa yapsınlar, Muharrem İnce’nin dediği gibi “yeniyorlar da yeniyorlar.”
Muhalefetin oy pusulasında bir “seçenek” olmaktan çıkıp bir “alternatif” olması için siyaset ve proje üretmesi gerekiyor. Proje üretmesi gerekiyor ki, çantada keklik olarak görülen yüzde 25 oranındaki oy oranı artsın.
Ama tüm mesele siyaseti masa başı hesap olarak görmekten geliyor. Kazanılacağı garanti görülen yerlerde adayların geç açıklanması da bundan.
Çünkü seçmenin önüne hangi isim konulursa ona oy vereceğini hesaplıyorlar.
O yüzden il veya ilçelerde proje değil adam ismi yarıştırıyorlar. Tüm tartışma da o isimler üzerinden rant kavgasına dönüşüyor. Hafta sonunda CHP Parti Meclisi’nde yaşananlar da, İstanbul İl Başkanı’nın Twitter’dan açıkladığı ve sonra geri aldığı istifa kararı, istifalar, isyanlar hep aynı rant kavgasının yansıması.
Ne yerel ne ülke üzerine projeniz olmayınca, elde avuçta olan birkaç il ve ilçe belediye başkanlıklarına kendi adamını yerleştirme kavgası yaşanıyor.
CHP’deki durumu en iyisi bir CHP’linin, Muharrem İnce’nin geçen yıl Şubat ayındaki Kurultay’daki sözleriyle bitirelim; “CHP'de de tuzu kuru olanlar var, sadece AKP'de mi? Mesela CHP'de tuzu kuru olanlar da Çankaya, Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy, Şişli buraları aldı mı onlara yetiyor. Nevşehir onu ilgilendirmiyor, Erzurum onu ilgilendirmiyor, Şanlıurfa onu ilgilendirmiyor. Mutlu azınlıklar var burada. Mutlu azınlıklar sığınmışlar 3-5 tane belediyeye. 3-5 belediye onların oldu mu yetiyor.”
İşin özü budur…