Nedim ŞenerSırada Selam Tevhid mi var?

HABERİ PAYLAŞ

Sırada Selam Tevhid mi var?

Haberin Devamı

New York Güney Bölge Mahkemesi’nde, Halkbank’ın İran’a karşı ABD yaptırımlarını delmesi iddiasıyla görülen dava, gitgide Fethulahçı Terör Örgütü’nün polis, savcı, hakim ve gazetecileriyle kurduğu Ergenekon ve Balyoz kumpas davalarına benzemeye başladı.

Dava İran’a yaptırımları delme tartışmasından 17 Aralık soruşturmasının görüldüğü bir noktaya geldi.

Aktörler de yerini tek tek aldı; dosya 17 Aralık olunca tanık FETÖ üyesi olarak tutuklu kaldıktan sonra FBI ile anlaşarak sahte pasaportla ABD’ye giren polis Hüseyin Korkmaz oldu. FETÖ’nün gazetecileri! Adem Yavuz Arslan ile Emrullah Uslu gibi örgüt üyeleri de mahkeme salonundaydı.

Mahkeme Başkanı, tanık firari polisin söylediklerine öyle itibar ediyor ki, FETÖ’cü olduğu açık ve FETÖ’nün kripto haberleşme sistemi Bylock kullanıcısı polis Hüseyin Korkmaz’ın neredeyse Atatürkçü olduğunu söyleyecek. Korkmaz’ın FETÖ’cülüğü reddettiğini, “Atatürk’ün Gençliğe Hitabı’ndan güç aldım” sözlerini örnek gösterebiliyor. Yani FETÖ’cüler New York’taki mahkemeyi neredeyse bir zamanlar ellerindeki Beşiktaş’taki Özel Yetkili Mahkemelere çevirdiler.

Davanın hedefi

Davanın konusu Halkbank aracılığı ile İran’a yaptırımları delmek, davanın tek sanığı Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla olmasına rağmen varılmak istenen nokta ise İran’a yaptırımların Türk hükümeti tarafından delindiğine dair karar çıkarmak. Siyasi olarak da hedef, Cumhurbaşkanı Erdoğan. Erdoğan’ın isminin duruşma tutanaklarına FETÖ’cü polisin ağzından harf harf kodlanarak yazılması da bundan.

Peki sonra ne olacak?

Görünen o ki sıra FETÖ’nün hayata geçiremediği Selam Tevhid operasyonuna gelecek. “Bunu da nereden çıkarıyorsun?” diye soranlar olabilir. Cevabı 23 Ekim 2015 tarihli “Selam Tevhid Kumpası” iddianamesinde bulabilir.

Temeli 2009’daki Mavi Marmara olayına dayanan ve İran ile bağlantılı Kudüs Ordusu soruşturması olan Selam Tevhid kumpasında hedef MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil onun üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti üyelerinin İran ajanı olarak tutuklanması girişimiydi.

İddiaların bir kısmı da Türkiye-İran ticari ilişkilerinde Halkbank üzerinden usulsüzlük yapıldığına dayanıyordu. Kumpas iddianamesindeki, “Sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturması ile 17 Aralık soruşturma dosyası arasındaki bağlantı” başlıklı bölüm birçok ipucu veriyor.

Yani Türkiye, asıl hedefi Irak ve Suriye’yi bölmek ve İran’ı sıkıştırmak olan ABD’nin Ortadoğu’da canını sıktıkça bu dava daha da boyutlandırılacak gibi görünüyor. Mahkeme mi? O da bana Ergenekon ve Balyoz’daki davalarındaki tiyatroyu anımsatıyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder