FETÖ'nün devlet içindeki yapılanmasına dair tartışmalarda sık sık MİT ve Genelkurmay’ın 24 Haziran 2004 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında sundukları ve benim 25 Ekim 2016’da TBMM’de kurulan FETÖ’nün Darbe Girişimi Araştırma Komisyonuna verdiğim “Fetullah Gülen ve faaliyetleri” konulu raporları gündeme geliyor. Genelkurmay ve MİT’in sunumlarından iki ay sonra 2004 yılı Ağustos ayında MGK’da, o zaman adı 'cemaat' olan FETÖ'nün faaliyetlerinin denetlemesi hakkında tavsiye kararı alındı.
Ancak hükümet MGK kararını Bakanlar Kurulu kararı haline getirmeyerek, rafa kaldırdı. Bunların hepsi doğru ancak eklenmesi gereken çok önemli bir ayrıntı var; MİT ve Genelkurmay’ın doğru teşhislerine rağmen iki ay sonra MGK’da karara bağlanan çözüm önerileri büyük tehlikeyi yok edici nitelikte değildi.
Her iki kurum o tarihte “cemaat” diye adlandırılan ama “devlete paralel bir yapılanma”, “devlet içinde devlet” dedikleri FETÖ’nün İçişleri, Dışişleri, yargı ve Emniyet hatta TSK içinde örgütlü olduklarını bildirmesine rağmen 25 Ağustos 2004 tarihli MGK’da alınan kararlar, FETÖ’yü önlemek ve tasfiyeye değil yalnızca izlemeye yönelikti. İşte size birkaç örnek; “
● F.GÜLEN grubunun yurtiçi ve yurtdışı faaliyetleri, Başbakanlık koordinesinde İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, MİT Müsteşarlığı ve ilgili kurumlar aracılığı ile yakından takip edilmelidir.
● Yurt dışında görevli memurları aracılığı ile F.GÜLEN grubu yakından takip edilmeli, gerekiyorsa Dışişleri Bakanlığı tarafından ilave tedbirler geliştirilmelidir.
● F.GÜLEN grubuna ait özel okulların faaliyetleri, İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından incelenmeli ve takibe alınmalıdır. Okullardaki şüpheli ve yasa dışı faaliyetler periyodik olarak Başbakanlığa rapor edilmeli.
● F.GÜLEN grubunun 'öğrenci evleri' kapsamında sempatizan ve yandaş edinme gayretleri İçişleri Bakanlığı nezdinde dikkatle takip edilmelidir. Yasal olmayan yollar kullanılarak din eğitimi veren ve bir nevi dini alet ederek yandaş toplama sistemi olan 'öğrenci evleri' uygulamalarına engel olunmalıdır.
● Yapılan bağışlar ile usulsüz para hareketleri ve kara para uygulamalarının Maliye Bakanlığı-MASAK (Mali Suçlar Araştırma Kurulu) aracılığı ile takip edilmesi sağlanmalıdır.”
Bu önlemlerin arasında siz, devletin tüm kadrolarına sızmış, Emniyet, yargı, Dışişleri, İçişleri hatta TSK içine yerleşmiş kadroların tasfiyesine yönelik bir önlem görüyor musunuz? Elbette hayır. Bu önlemler, devletin içindeki kanser hücresi için Aspirin tedavisinden başka bir şey değildi.
19 Temmuz 2017, Çarşamba 05:00
Haberin Devamı