İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Adalar’ın bir dünya incisi olduğunu”, bu doğal mücevheri korumak gerektiğini söylüyor. Kendisini geçen hafta aradım. Adalar’ın ciddi bir sorunla yüz yüze olduğunu söyleyecektim. Bana dönmedi. O yüzden, ona söyleyeceklerimi, köşemde ifade ediyorum.
Bu mücevheri korumak, güzelleştirmek, arsa spekülatörlerinin yağmasından kurtarmak için elbette gayret gerekiyor. Bayramlarda ulaşımın bedava olması, Adalar’ın altından kalkmasının giderek zorlaştığı olağanüstü bir yoğunlaşmaya yol açıyor. Dünyada “overtourism” yani “aşırı turist” diye yeni bir dert var. Örneğin Venedik şehri bu nedenle Venedik’teki bir otelde kalmadığı halde Venedik’i gezmeye gelen turistlerden bir “şehirde bulunma ücreti” almaya karar verdi. Bu ücret karşılığında herhangi bir hizmet de verilmiyor. Amaç, turist sayısını azaltmak. Avrupa’dan Adalar’a dönersek…
Yüz binlerce İstanbullunun, ağzına kadar dolu gemilerle Adalar’a gelmesi, batma dahil, çok büyük riskleri içinde barındırıyor. Tabii yabancı turistleri de bunun üstüne ekleyin…
Ne yiyecek yetiyor ne tuvalet, ne de ada turu atan vasıtalar. Zaten elektrikli araçların kapasitesi normal günlerde bile her zaman yeterli olmuyor. Bir de bayramdaki hali düşünün… Önce korsan akülü taşıyıcılar harekete geçiyor. Kendi içinde bir sıra düzeni bile kurulmuş durumda. Ne devletin kolluk gücü ne Adalıların tepkisi, bu “etkinliğe” bir çare bulamıyor. Seçim sonrasında, bu “faaliyet”e çare beklenirken, İETT “azman” minibüsleriyle karşımıza dikildi. “Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” misali, Kartal-Maltepe minibüslerinden ilham alınarak üretildiği belli bir “sevimsizlik”, önümüze geldi. İETT Genel Müdürü İrfan Demet, “Evet bu minibüsler, şu anda Adalar’da kullanılanlardan 80 santimetre yüksek” diyor.
Biraz ısrar edince “Evet bunlar Adalar’a uygun değil ama bir süre kullanın ve biraz sabredin, uygun olanları getirteceğiz” diye devam ediyor. İETT’nin mantığı şöyle işliyor: “Bayramda, tatilde, yazın Adalar’a günübirlik gelen yurttaşlarımızın dolaşma talebini karşılamak üzere bu minibüsler uygun. Şimdi kullanılan araç ise azmana göre oldukça küçük ve ihtiyaca cevap vermiyor.” İstediğiniz sayıda minibüs getirin, hatta Adalar’ı otobüslerle doldurun, 20 milyon İstanbullunun Adalar’da dolaşma talebini karşılayamazsınız.
Eğer belli sınırlar konmazsa, Adalar’ın bedava gemilerle gelen kalabalık tarafından ezilerek çöplüğe çevrilmesi tehlikesiyle karşı karşıyayız. Adalar’ı korumak amacıyla yerel yönetimlerin özel bir gayret göstermesi, Büyükşehir’in öncülüğünde Adalar için özel bir çalışma grubu oluşturması gerekli. Adalıların yoğun tepkisi sonucu, bu “azman”ların geliş kararı bir ay sonraya ertelendi. Sayın İmamoğlu’nun bu gelişmeleri izlediğini sanıyorum. Bu gereksiz ısrarın sürdürülmesini anlamak kolay değil. Adalıların tüm farklılıklarına rağmen birleştikleri ortak nokta, değerli mirasın korunması. İmamoğlu’na sorum şu: Bu mücevher, “azman minibüs” ile mi korunacak?