Mersin, belediye başkan adaylarının sayısıyla oldukça zengin. CHP’nin 12 aday adayı var. Diğer partilerin de çok değişik formüllerle, zengin bir aday portföyü oluşturduğunu görüyoruz.
Mersin, AK Parti iktidarına muhalif bir çoğunluğa sahip. Ancak bu muhalif çoğunluk, büyük oranda, birbirine eşit sayılacak kadar yakın oylar alan partilerden oluşuyor.
24 Haziran 2018 genel seçimlerinde AK Parti 28.6, MHP 12.8 oy aldı. (İki ortağın oy toplamı yüzde 41.4.)
Muhalefetin görünümü ise şöyle: CHP 26.8, HDP 16.9, İYİ Parti 13.6. (Toplam oyları yüzde 57.3 ediyor.)
24 Haziran 2018’de yüzde 12.8 oy alan MHP'nin büyükşehir adayı 2014 yerel seçimlerinde yüzde 32 ile başkanlığı kazanmıştı. O zaman MHP muhalif saflardaydı.
Mersin’de rüzgar son dönemde “muhalif” esiyor. MHP son seçimde, İYİ Parti'den daha az oy aldı. Bu kez CHP'nin kazanma şansı daha yüksek görünüyor. Yerel seçim dinamikleri ile genel seçim dinamiklerinin farklı olduğunu da unutmamak gerekiyor. Tabii Mersin’de adayın da önemli bir rol oynayacağı kesin. HDP’nin eğilimi, muhalif adayların kazanma şanslarının olduğu yerlerde onları desteklemek yönünde. Mersin’de HDP seçmenine sıcak gelecek bir CHP adayının şansının daha yüksek olacağı açık.
“AK Parti-MHP bir ittifak yapabilir mi?” sorusu da akıllara geliyor. Aslında Bahçeli, AK Parti’den Mersin ve Adana’yı istemişti. Ancak 24 Haziran’daki tabloya göre MHP’nin artık bölgedeki gücü sınırlı. Peki MHP, AK Parti’nin adayını destekleyebilir mi? Böyle bir senaryo gerçekleşse bile bunun sonucu belirleme olasılığı düşük görünüyor.
Yerel seçim yerel seçimdir ama...
Belediyeler öncelikle birer hizmet yeridir. Yerel dinamikler her zaman önemlidir. AK Parti, iktidara tırmanırken, yereldeki başarıları önemli rol oynamıştı.
Uzun iktidar yılları bu konuda birçok şikayeti beraberinde getirdi. Bizzat parti merkezinin de saptadığı çeşitli iddialar AK Parti'yi yıprattı. Yerel yöneticilerin kibirli ve halka uzak olduğu yönündeki eleştiriler de artıyor. Şimdi yeni isimlerle bu olumsuz birikimin aşılması hedefleniyor.
Seçmen, “Zaten hizmet enerjileri de bitti, bir ders verelim” diyebilir mi?
Mart ayına kadar daha birçok şey değişebilir. Hem ekonomi, hem ülkenin genel politik yönelimi bağlamında yön değişimleri görülebilir.
İktidar, “yerli ve milli” diye adlandırdığı (ve MHP ile oluşturduğu) “iç politikada sertlik” çizgisini sürdürür mü? Batı ile ilişkilerde ne olabilir? Demokratikleşme yönünde yeni hamleler gündeme gelir mi? Tutuklama ve polis baskınları devam eder mi?
Çok bilinmeyenli bir denklemde yerel seçime gidiyoruz.
Hizmetten çok siyasetin öne çıktığı bir düzlemdeyiz.