İhsan Arslan, AK Parti’nin kuruluşuna katkıda bulunan, tanınmış bir siyasetçi ve iş insanı. 2002 ve 2007 seçimlerinde Diyarbakır milletvekili. Eski Mazlum-Der Genel Başkanı. Gazete, dergi kurucusu. Tanıdığım, açık sözlü bir Kürt aydını. Oğlu Mücahit (Ali İhsan) Arslan da AK Parti kurucusu ve Tayyip Erdoğan’ın eski danışmanlarından. AK Parti milletvekili.
İhsan Arslan’ın anıları gazeteci meslektaşımız Ayşe Karabat’ın hazırladığı iki kitaptan oluşuyor: 1.“Aklımda Kalan”, 2. “Ardımda Kalan” (Kapı Yayınları).
İki kitap, bir anlamda 18 yıldır Türkiye’yi yöneten AK Parti iktidarının içeriden bir gözle değerlendirmesi.
Arslan’ın haber değeri olan bir anlatısıyla başlıyorum: İhsan Arslan, 15 Temmuz 2016 akşamı yakın dostu MİT Başkanı Hakan Fidan’ın odasındadır. Bir not uzatılır MİT Başkanına. Hakan Fidan odasından çıkar, görüşmeler yapar ve döner. İhsan Arslan’a, bir ihbar geldiğini söyler: “Hakan Bey (gelen ihbardan) biraz rahatsızdı, ama telaşlanmamıştı.
Genelkurmay’ın ihbarı ciddiye aldığını ve saat 18.00’de toplantı yapma talebinde bulunduğunu aktardı.” Darbeciler, deşifre olma telaşıyla, planladıklarından daha erken harekete geçmişlerdir. Sonrasını biliyoruz.
İhsan Arslan iktidarın ilk yıllarında, askeri vesayetle mücadele ettiklerini, Fetullahçılar konusunda yaşanan zaafları, sansürsüz, eleştirel bir gözle aktarıyor.
Kürt sorunu konusunda hazırladığı raporları, Kürtlerin duygularını, tepkilerini paylaşıyor. Bazı eleştirilerini aktarıyorum.
İhvan’dan çok İhvancılık yaptık.
“Ben de çözüm için PKK ile Öcalan ile masaya oturulması gerektiğini söyleyenlerden biriydim (...) Oslo görüşmeleri doğru bir temastı (...) Oslo, FETÖ unsurları tarafından deşifre edildi.”
“Genlerimize işlemiş Kürt karşıtı zihniyet, (Salih) Müslüm’le daha yakın, daha samimi ilişki kurmamıza engel oldu. Müslüm, Türkiye ile ilişki kurmak, destek almak istiyordu. Türkiye ona samimiyetle kucak açsaydı illa da PKK yanlısı bir yapı ortaya çıkmayabilirdi. Suriye’deki Kürt muhalefetiyle işbirliği Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları açısından daha doğru bir politika olabilirdi.”
Abilik yapmaya kalktık
“ABD, yeni Ortadoğu projesinde bize de yardımcı aktör olarak rol verdi, ama bize baş aktör olduğumuzu söyledi (...) biz rolümüzü fazla abarttık ve baş aktör olmadığımızı göremedik... Büyük Afrika’yı yönetebileceğimiz zehabına kapıldık (...) Son dönemde Ortadoğu’da abilik yapmaya başlamıştık... Mısır’daki dengeleri gözetmeden, İhvan’ın gücünü doğru hesaplamadan hareket ettik. İhvan’ın iktidara gelmesini açıktan destekledik.”
“Gezi eylemcilerini de dış mihraklara bağladık. Onların şehir hayatında arzu ettikleri özgürce yaşam ortamının eksikliğini protesto ettiklerini düşünmek yerine bunun siyasi bir başkaldırı olduğunu düşünüp meseleyi gömdük.”
-“Resmen(Osmanlıcılık’a) heveslendik. Araplara bizim küçük kardeşimiz gözüyle bakmaya başladık.(...) Büyük abilik hevesine kapıldık.”
-”Arabulucu olduğumuz İsrail Filistin meselesinde, bu rolden çıkıp, Filistin’den çok Filistincilik yaptık. İhvan(Müslüman Kardeşler)’dan çok İhvancılık yaptık.”