Büyükada İskelesi uzun zamandan beri kapalı olduğundan, dışarıdan bakanlar, o mekanın Adalılar için ne anlama geldiğini görüp bir yorumda bulunamaz. Mesela orası benim, kitabımı gazetemi alıp sabah kahvesi içme mekanımdı. Asıl keyif oradan güneşin batışını seyretmektir.
Güneşin renkler saçarak Heybeli’nin tepeleri ardından kayboluşundaki ihtişamı başka yerde bulamazsınız. Büyükada’nın vapur iskelesi, 1912 yılında yapılmış. O günden bugüne sahilde, iskele çevresinde büyük değişiklikler yaşanmasına rağmen, iskele binamız tarihi özelliğini büyük ölçüde korudu ve 100 yılı geride bıraktı. 1990’ların ortalarında, Turing’in imkanlarıyla Çelik Gülersoy nezaretinde ve ressam Tiraje Dikmen’in önerileriyle, Büyükada İskelesi elden geçirildi. Bir kafe, sergi ve toplantı amacıyla kullanılabilecek bir mekan oluştu.
2005’te iskeleler ve Şehir Hatları vapurları İBB’ye devredilince, Büyükada İskelesi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yönetimine verildi. İBB burayı önce Turing’in yönetiminden aldı. Bir Beltur Cafe oluşturdu. Beltur yönetiminin isteksiz ve ilgisiz şekilde işlettiği mekan yine de iskelenin üst katını kullanmamıza engel teşkil etmiyordu.
2011’de Şehir Hatları’na geçen iskele için “Üstü tamir edilecek” dendi ve kapatıldı. Yıllardır kapalıydı. Birkaç yıl önce bazı düğün törenleri falan yapıldıysa da giderek hiçbir şey yapılamaz duruma geldi. Büyükada’nın sembolü olan yapı, kendi haline terk edildi. İmamoğlu yönetimi burayı yeniden canlandırmak istediği zaman gördü ki, iskele 2018’de TÜGVA adlı vakfa kiralanmış.
Yıllardır hiçbir faaliyet görülmeyen mekan, adalılara kapalı olmaya devam ediyordu. Yeni İBB yönetimi araştırınca buranın TÜGVA üzerinden başka bir kuruma kiralandığını görmüş. Mahkeme uzayan bir sürecin sonunda kira sözleşmesini iptal etmiş. Kaymakamlığın mahkeme kararını uygulamak için verdiği talimata rağmen, durum değişmemiş.
Belediye görevlileri boşaltmak için faaliyete geçince, bu kez polis devreye girmiş, tahliye çalışmasını durdurmuş. O iskeleden kimler geldi kimler geçti... Yahya Kemaller, Bedia Muvahhitler, Halikarnas Balıkçıları, Reşat Nuri Güntekinler… Birçok sanatçı, adadaki evlerine, bahçelerine, buradan yürüyüp gitti. Belki de soluklanıp üst kata çıktılar.
Dünya güzeli manzaralar eşliğinde martılara ekmek attılar. Hikayenin anlatacak daha birçok yönü var ama ben bir Büyükadalı olarak TÜGVA yöneticilerine bir mesaj göndermek isterim. Bu iskele öncelikle adalılara ve ziyaretçilere ait. Yani herkesin kullanması gereken bir kamusal mekan. Bırakın, buradan insanlar güneşin batışını seyretsin, burası yeniden kafe olsun, buluşma ve sohbet mekanı olsun.