Bir seçim sendromu yaşayan CHP’de, çözüm “Başkanı değiştirelim” noktasında yoğunlaşmış görünüyor.
CHP otoriter bir devlet partisi olmakla, sosyal demokrat bir parti olmak arasında gidip geliyor.
Enerji, parti içi kavgada, iç iktidar mücadelesinde harcanıyor. Parti içi ayrılıkların, geliştirici bir katkısı veya düşünsel bir derinliği de olmuyor.
Önümde (seçim sonrasında yapılmış) hangi sosyal kesimlerin hangi partiye oy verdiğini gösteren bir araştırma duruyor.
Bu araştırmayı dikkatle incelemek, CHP’nin temel zaafını da gözler önüne seriyor.
‘Cahil’ dediklerimiz
İpsos Sosyal Araştırmalar şirketinin 24 Haziran seçimlerinin ardından seçmenlerle yaptığı “sandık sonrası araştırma”da, daha az eğitimli kesimin, Erdoğan’ı ve AK Parti'yi tercih ettiği görülüyor.
İlkokul mezunu ve daha az eğitimli kesimin yüzde 60’ı Erdoğan’a oy vermiş. İnce’nin bu kesimden aldığı oy yüzde 23. Lise mezunlarında tablo genel sonuçlara yakın. Onların yüzde 52’si Erdoğan, yüzde 32’si İnce diyor.
Yükseköğretimde, denge, İnce lehine. İnce’ye bu kesimin yüzde 50’si Erdoğan’a yüzde 32’si oy veriyor.
Türkiye’de, az eğitimliler, büyük nüfus olduğu için, bu tablo Erdoğan’ın kazanmasını sağlıyor. (İlkokul ve daha az eğitimli seçmen sayısı, 27.7 milyon, lise mezunu 12 milyon, yükseköğretim mezunu 8.8 milyon).
Partiler açısından da tablo aynı. İlkokul ve daha az eğitimlilerin yüzde 50’si AK Parti’yi yüzde 19’u CHP’yi seçiyor. Yüksek öğrenimlilerin yüzde 20’si AK Parti derken, yüzde 35’i CHP diyor.
Az eğitimlilerin, ortalamada az gelirli de olduğu, bir gerçek. Yani yoksulların önemli bir çoğunluğu, AK Parti’yi, gelir düzeyi daha yüksek olanlar da CHP'yi seçiyor. 16 senedir bu tablo değişmiyor.
Neden CHP’yi seçmiyorlar?
CHP’nin “yoksullar ve az eğitimliler neden bize oy vermiyor” sorusuna artık gerçekçi bir cevap aramaya ihtiyacı var.
Başkan adayları arasındaki rekabet biraz olsun bu noktaya yoğunlaşırsa, partinin “kaybedenler kulübü” üyesi olmaktan çıkma olasılığı doğabilir. “Halkımız bizi anlamadı” diyerek hayıflanma eğilimi, Türkiye “sol”unda yeni değil. Sadece CHP’ye özgü de değil.
CHP’deki diğer açmaz, yoksul ve az eğitimli seçmene ulaşmanın yolunun; sokak dili kullanımından, üslubu sertleştirmekten, bağırıp çağırmaktan, “lider karizması”ndan ve bazen de yüzeysel bir “dindarlarla barışık görünüm”den geçtiğinin düşünülmesi. Yani içerik değil biçime yatırım yapılması.
AK Parti, 16 yıllık yıpranmışlığa, yolsuzluk iddialarına, saltanat eleştirilerine rağmen en yüksek oyu yoksullardan alabiliyorsa, CHP’nin zayıf noktası ortadadır. Köklü bir program/yönelim tartışması gerekli. İnce, Kılıçdaroğlu ya da başka birinin gelmesinin çok fark yaratacağını düşünmüyorum.