İlginç ve değişik bir Cumhuriyet Bayramı kutladık. Hala birbirini alt edebileceğini sanan "iki Türkiye"nin temsilcileri, bu kez Cumhuriyet konusunda geçmişten daha değişik bir yaklaşım içindeydiler.
Cumhuriyeti bir kuruluş ve kurtuluş ideolojisi olarak gören "endişeli" laik kesim, her zamankinden coşkulu. Etkilerinin giderek arttığını hissettikleri büyük şehirlerde, görkemli “fener alayları" düzenlediler. Onuncu yıl marşını, daha istekli ve daha yüksek sesle söylediler...
Kendini şimdiye kadar "Cumhuriyetin mağduru" olarak görmüş "Dindarların Türkiyesi" ise, iktidarda olmanın etkisiyle, "Şimdi Cumhuriyet bizim oluyor" yaklaşımında. Atatürk, Cumhuriyet, bir ortak değer haline dönüşüyor gibi.
YÜZDE 50'DEN FAZLASI
“Cumhuriyet”in “benimsenme”si, ideolojik olduğu kadar, siyasi mesele olarak da önem kazanıyor. 2019'daki Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50 artı 1 oy alabilmek, karşı tarafa el uzatmayı gerektiriyor. Seküler bir Cumhurbaşkanı isteyenin de, dindarların desteğini hesaba katması gerektiği ortada. Bu denklem, gerçek bir yumuşama siyasetini ne zaman doğurabilir?
KARŞI TARAFI TERBİYE ETMEK
Şimdiye kadarki pratik, iki tarafın birbirinin varlığına katlanamamasıydı. Bu nedenle, "onları dönüştüreceğiz, terbiye edip uslandıracağız" sınırlarının ötesine geçilemedi.
Otoriter zihniyet, siyasetin temel açmazı olarak karşımızda. Cumhuriyetin 94. yılında, bir taraf diğerini alt edebilmiş değil. Bir “alt etme” mümkün de görünmüyor. Bir uzlaşmaya yatkınlık var mı? Şimdilik hayır...
Ancak, yine 94.yıl kutlamalarında gördük ki, Cumhuriyet konusunda bir benzeşme oluşmuş. Bu benzeşme, "benim Cumhuriyetim" şeklinde farklı sahiplenmeleri içeriyor olsa da, bir (örtük) mutabakat söz konusu. İki tarafın da temel zaafı, totaliter olmaları. Yani "Benim dediğim olacak, farklı olan yok olacak" yaklaşımı...
İki taraf da kendine demokrat, karşı tarafa despot.
Bu paradoksun iki tarafının da bize bir gelecek sunmadığını, yaşadığımız onca gerilimli, darbeli ortamlarla öğrendik. İki tarafın birbirinin varlığını meşru göreceği, zenginlik kabul edebileceği bir çözüm dışında, çıkar yol görünmüyor.
Herkes kendi sokağında Cumhuriyet kutluyor. Bu bir başlangıç. Herkesin aynı sokakta Cumhuriyet kutlayacağı, kutlayabileceği bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. Cumhuriyetin demokrasi ile taçlanması ancak böyle mümkün.
31 Ekim 2017, Salı 05:00
Haberin Devamı