Entelektüel, okumuş yazmış, akademik düzeyde dilbilim alanında eğitim görmüş bir Kleopatra erkeklerin hoşuna gitmedi. Onun çirkin ve yuva yıkan fettan bir kadın olarak tanınmasını istediler.
Uzun süre bunu başardılar. Kadın bilim insanları çıkıp da gerçek Kleopatra’ya ilişkin yeni bulgular ortaya koydukça tabular sarsıldı. Ortada fettanlık, çirkinlik değil, erkeklerin iktidarını tehdit eden, güçlü bir yönetici kadın kimliği vardı. Kleopatra, ülkesi Mısır’ı kız kardeşi Arsinoe ile birlikte yönetmekteydi. Düşünün 2000 yıl önce, erkek egemen düzenin en katı döneminde, bir kadın bu dünyanın hükmedenlerine hükmetmeye başlamıştı.
O yılların Mısır’ını yeniden incelemek ve insanlığın gelişmesi üzerine yeni bilgilere ulaşmak mümkün. 2004 yılıydı. Doğu Konferansı adını verdiğimiz inisiyatifle komşu ülkeleri ziyaret ediyorduk. Ziyaret ettiğimiz ülkeler demokrasi ve insan hakları sorunuyla yüz yüzeydi. Bunlardan birisi de Mısır’dı. Neval es-Saadavi’yi Kahire’deki evinde ziyaret etmiştik. Şeriat Mahkemesi Saadavi’nin dinden çıktığına karar vermişti.
Bu nedenle eşi Şerif’in onu ve aile evlerini terk etmesini emretmişti. Neval es-Saadavi, profesör eşi Şerif Hateta ile birlikte mahkeme kararına karşı direniyorlardı. Saadavi, Mısır’da Kleopatra’dan 2000 yıl sonra onun izinden gidiyordu. Son 2000 yıl içinde Mısırlı kadınlar geçmişte sahip oldukları hakları kaybetmişlerdi. Yürürlükteki erkek merkezli aile hukuku onları mağdur ediyordu.
Geçtiğimiz yıllarda yitirdiğimiz Saadavi işte bu geriliğe isyan eden kadınların temsilcisiydi. Acı gerçek şuydu: Bir zamanlar dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri İskenderiye’deydi. İskenderiye Kleopatra’nın doğduğu, büyüdüğü kentti. Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaret ettiği Mısır ise eski parlaklığını yitirmişti. Yine de Arap- Müslüman dünyanın lider ülkelerinden.
Çok partili demokratik bir rejime kavuşması şimdilik zor görünüyor. Kraliçe Kleopatra dizisini izlemeyi sürdürüyorum. Düşünün Mısır’da 2 bin yıl önce kadınlar tek başlarına rahatlıkla sokağa çıkabiliyor, eşlerini seçebiliyor, miras hakkından yararlanabiliyorlardı. Dizi boyunca erkek egemen düzene kafa tutan Kleopatra’nın hayatından yeni şeyler öğreniyoruz.
Erkeklerin bunu kabul etmeleri, içlerine sindirmeleri kolay değildi. Nitekim çeşitli inanç ve din evrelerinden geçen Mısır’da dindarlık güçlü bir siyasi akım olarak bekliyor. Çünkü bugünkü koşullarda askeri yönetim yasal güçlü bir muhalefete yol vermez görünüyor.
Nereden nereye, Saadavi’yi din düşmanı ilan edip kocasından boşanmaya zorlayan bir Mısır vardı. 2 bin yıl önce kadınlar, bugüne göre en azından kadın erkek ilişkileri bakımından daha ileri bir durumda görünüyorlar. Kadının güçlü olduğu toplumlar demokrasiye ve eşitliğe daha yakın bir özellik gösteriyor. 2 bin yıl önceki Mısır’ı bu açıdan incelemenin yararlı olduğunu düşünüyorum.