Kasım Süleymani belli ki yetenekli bir askerdi. Acaba bir enerji bakanı, ya da sağlık bakanı onun kadar önemli miydi? Ya da milli eğitim bakanı. Savaş dönemleri, kaçınılmaz olarak askerleri ve askeri zihniyetteki siyasetçileri öne çıkarır. Onların gücünü artırır, karar verme konusundaki otoritelerini belirgin hale getirir.
Obamaların, Clintonların, Tony Blairlerin vaad ettikleri, neo-liberal dünya artık geride kaldı. Zaman Trumpların, Putinlerin, Boris Johnsonların, ömür boyu iktidarda kalacağını ilan eden Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’lerin zamanı. Kuzey Kore diktatörü Kim Jongun’dan söz etmek bile gereksiz. Bu isimlere Hindistan’ın milliyetçi lideri Modi’yi, Macaristan’ın Viktor Orban’ını da ilave edebiliriz... İsimleri çoğaltarak listeyi uzatabilirsiniz.
İran muhalifleri
2003 yılında İran’ı ziyaret ettiğimizde, reformcu kabul edilen Hatemi cumhurbaşkanıydı. Bir değişim umudu oluşmuştu. Önde gelen birçok aydın, cezaevlerinden yeni bırakılmıştı. Onlar da ilk yılların heyecanıyla tıpkı Kasım Süleymani gibi İslam devrimine inanmışlardı.
Önde gelen gazetelerin yönetimindeydiler, yayıncılar derneğinin başındaydılar... Bir dönem İRNA (İran Resmi Haber Ajansı) genel müdür yardımcılığı yapmış İsa Seherkız’ın şu sözlerini o zaman Cumhuriyet gazetesindeki köşemde aktarmıştım:
“Savaşa karşıyız, (Irak’taki ABD işgalinin yol açtığı savaş ortamından söz ediyor) ancak demokrasi ve özgürlük mücadelesi olmadan yürütülen anti-emperyalist mücadelenin başarıya ulaşacağına da inanmıyoruz. Bu nedenle bizim mücadelemizde halkın özgürlüğü, insan hakları ve demokrasi anlayışı ön planda...”
Kasım Süleymani’nin böyle dertleri yoktu, o bir savaşçı olarak yükselirken İran’ın aydınları, hapishaneden hapishaneye yolculuk yapıyordu. 2003 yılında gittiğimizde henüz yeni serbest kalmış İranlı aydınları daha sonra da izlemeye çalıştım.
Sürekli başları derde giriyordu. Sonunda izlerini kaybettim. Militarizmin yükselişi böyle bir şey, aydınlar hapse, askerler cepheye... Çin’in Uygur bölgesinde kimlik talebi nedeniyle ağır sorunlar yaşanıyor.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in onlara yönelik cevabını da dünyanın bugünkü gerçeği olarak bir kenara yazabilirsiniz:
“Ülkemizi bölme girişiminde bulunanların bedenlerini çiğner ve kemiklerini kırarım.” Evrensel militarizm dalgası içinde yaşıyoruz. Silahların konuştuğu, silahlıların karar verdiği bir dönem. Dünya bu yüzden acı çekiyor. Panzehiri, barış, özgürlük ve demokrasi...