Tam 50 yıl önce... Tarih 15 Haziran 1970. İstanbul’un sanayi fabrikalarının olduğu semtlerde harekete geçen işçiler, yüzbinler halinde sokağa döküldü.
Haliç körfezinin bitiminde iki büyük fabrika vardı. Vehbi Koç’un Demir Döküm Fabrikası ile Sungurlar Kazan Fabrikası. 15 Haziran’da işçiler gösterilere başladığında ben Ankara’daydım. Haberi alınca bir grup arkadaş İstanbul’a gitmeye karar verdik.
O gün İbrahim Kaypakkaya da Ankara’daydı. 12 Mart askeri müdahalesi döneminde Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde öldürülen Kaypakkaya, İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisiydi. O da bizimle İstanbul’a geldi. 15-16 Haziran 1970 işçi gösterileri; kaynayan, değişen Türkiye’nin demokrasi, adalet talepleri açısından zirveye ulaşmasıydı. Tarihimizin en büyük işçi ayaklanmasıydı. Kartal Pendik tarafındaki işçiler Kadıköy’e uzandılar.
Şişli Levent’ten gelenler Galata Köprüsü’ne dayandılar. Topkapı tarafındakiler Babıali yokuşundan vilayete ulaşmışlardı. Asıl merak edilen Demirdöküm ve Sungurlar fabrikalarının da bulunduğu bölgedeki işçilerin ne yapacağıydı. Biz de bir grup genç, 15 Haziran gecesi Ankara’dan yola çıktık. Bu iki fabrikanın bulunduğu Eyüp yöresindeki gösteriye katıldık.
Sendikacılar bir gün önce Kadıköy’deki çatışmalarda polis ve işçilerden yaşamını kaybedenler olduğu için gösterilerin daha da yaygınlaşmasından endişelenmişler ve ikinci gün mümkün olduğu kadar çatışmayı önleyecek bir tutum içine girmişlerdi.
Nitekim bizim birlikte yürüdüğümüz, o dönemin işçi hareketinin en örgütlü ve güçlü bölümünü oluşturan Eyüp bölgesindeki fabrikaların işçilerini, vilayete yürütmek istemediler.
Eyüp’ten başlayan yürüyüş dolana dolana Gaziosmanpaşa’da sonlandı. Küçük bir not: Çok sıcak bir gündü. Ankara’dan birlikte geldiğimiz bir arkadaşımla tahta bir pankartı taşımak durumunda kalmıştık. Göstericilerle birlikte Gaziosmanpaşa’ya geldiğimizde kıpırdayacak halimiz kalmamıştı.
Demokrasi düşüşte darbeciler yükselişte
15-16 Haziran işçi gösterilerinin nedeni o dönem iktidarda bulunan Süleyman Demirel hükümetinin, sendikalar yasasını işçilerin aleyhine değiştirmek istemesiydi. Teklif, Meclis’e gelince Türkiye yerinden oynadı. Sendikalar da böyle büyük bir gösteriyi hesaplayamayınca kontrol elden gidecek endişesine kapılmışlardı.
Demirel hükümeti gösterilen sert tepkiler nedeniyle Sendikalar Kanunu’ndaki değişiklikleri yürürlüğe koymadı. İşçi sınıfı bir daha da 50 yıl boyunca böylesine bir eylem daha ortaya koyamadı. Sonra geriye dönüş başladı. 12 Mart 1971 askeri müdahalesi, ardından 12 Eylül askeri darbesiyle, Türkiye otoriter bir sistemin içine hapsoldu...