Adana’nın merkez ilçelerinden Çukurova’nın Belediye Başkanı Soner Çetin heyecan içinde, “Gelin bu renklerin, bu güzelliğin tadına varın” dedi. “Nedir bu güzellik?” diye sordum. “Jakaranda” demez mi!... Tam 24 yıl önce Bodrum’da dostum Amelie’nin bahçesinde mevsimlerini şaşırmış bir Jakaranda ağacıyla tanışmış, bir de yazı yazmıştım.
Jakaranda, Güney Afrika’dan geldiği için kendi iklimine uyarak sonbaharda çiçek açıp, ilkbaharda yapraklarını döküyordu. 15 gün önce gittiğim Bodrum’da Jakaranda henüz yapraklanmamıştı. “Yakında açar” dedi Amelie…Yeni iklime uyum sağlamıştı. Hızla büyüyen ve eflatun güzelliğiyle çevreyi kaplayan Jakarandalar Adana’da koca koca binaların egemenliğine karşı direniş simgeleri gibi. Hepsi de zarafet örnekleri.
Adana İşkadınları Derneği Başkanı Berman Mantı, “Jakaranda, biz kadınların da simgesi. Onun kokusunu, renklerini kullanarak parfümler üreteceğiz” diyor. Başkan Soner Çetin, birincisini gerçekleştirdikleri Jakaranda Festivali'ni kalıcı hale getirmeye kararlı. "Kentimizin sembolü Jakaranda olacak, bu bir marka haline gelecek, ağaçları çoğaltacağız" diyor.
En büyük destekçisi de kadınlar. Başkan Çetin’in kente kazandırdığı “Yöresel Lezzetler Çarşısı” da görülmeye değer. Başkan Çetin, eski bir voleybolcu. Bugün de voleyboldan desteğini eksik etmiyor. Çukurova Belediyesi Kadın Voleybol Takımı, kuruluşunun ikinci yılında Sultanlar Ligi’ne çıkmayı başarmış. Ünlü İtalyan kadın voleybolcu Bosetti, Ukraynalı yıldız Olesia, Peru milli oyuncusu Leyra ile güçlü bir takım oluşturulmuş. Önümüzdeki sezon ilk 6 içinde yer alıp Avrupa kupalarında yarışmayı hedefliyor.
Neşeli sokaklar
4 gün süren festivalin düzenleyicileri, ağırlıklı olarak kadınlar ve çocuklar. Heykel yapanlar, küçük müzik topluluklarıyla konser verenler, el işleri sergileyenler, Luvilavant isimli bölgesel parfümü tanıtanlar, sokakları neşelendiriyor. Adana’ya gelmişken Tarsus’a uğramamak olmazdı.
Genç girişimci Latif Şimşek, sağladığı rahat ve konforlu araçlarla gazeteci ekibini ağırladı. Tarsus Şelalesi'ni ve Tarsus Amerikan Koleji'ni ziyaret ettik. Yağışlı geçen bir kışın ardından şelalenin coşkun suları görülmeye değerdi. Kolejin zengin kütüphanesini dolaştık. İç ferahlatan bahçesinde kahvemizi içtik. Bir sabah erkenden Adana eski çarşının yolunu tuttum.
Küçük Saat, Büyük Saat meydanlarının arasında sıra sıra ciğerciler dikkat çekiyordu. Yerli turist grupları ciğerci masalarına oturmuş, bekliyordu. Tenekeciler, demirciler geleneksel sanatları sürdürmekten vazgeçmemişti. Esnafla sohbet ettim. Tenekeci İsmail Usta’nın dükkanında önce bakır tastan su, sonra çay içtim. Emekli çiftçi 89 yaşındaki Ahmet Orhan, fiyat artışlarına, hayat pahalılığına ne diyorsun soruma, tipik bir Adanalı şivesiyle cevap verdi: “Aciip, aciip.”