Kürt hareketinin siyasi önderlerinden Kemal Burkay’la 30 Temmuz 2011 günü Stockholm-İstanbul uçağında birlikteydik.
1980 yılında ayrıldığı ülkesine dönerken ona eşlik ediyordum. Sınırı kaçak geçerek ülkeden ayrılmıştı. 31 yıl sonra, bir Türk Hava Yolları uçağıyla cebinde İsveç pasaportuyla geri dönüyordu. ‘Karışık duygular içinde’ydi.
‘Anılar Belgeler’ başlıklı beş ciltlik çalışmasını tamamlayan Burkay tam 10 yıldır aramızda. Kitaplar Özgürlük Yolu Vakfı’nca yayınlandı.
Türkiye’de geçen 10 yılın muhasebesini yapmak için Burkay’la sohbete başladık.
“Geldiğim yıllar, bence ülke bakımından en olumlu yıllardı. Ülkede koşullar yumuşamıştı geçmişe göre. Tartışabiliyorduk, konuşabiliyorduk. Kürtler bakımından da.
Dönünce toplantılara katıldım. İyi karşılandım. Pek çok toplantıda konuştum. Medyanın ilgisi çok iyiydi. Şimdi de bir ölçüde tartışabiliyoruz ama aradan geçen 10 yıl içinde işler iyiye gitmedi.
Tekrar çatışma dönemine girdik. Bildiğimiz olaylar ve 15 Temmuz yaşandı. Saflar değişti. Geldiğimde hükümet liberal kesimlerle iyi ilişkiler içindeydi. Kürt sorununda bir açılım süreci vardı. Şimdi farklı bir durumdayız. Cezaevlerinde bir hayli yazar çizer var. Kürtler bakımından ilişkiler gerildi. HDP’ye yönelik bir tutum var. Hoş şeyler değil.
- Çözüm süreci nedeniyle Türkiye bu hale geldi diyenler var...
İşin garibi bu eleştiri muhalefetten geliyor. Bir muhalefet kanalında izliyordum. “Başımıza ne geldiyse çözüm sürecinden geldi” diyorlar. Şaşırdım doğrusu. Üzüntü verici bir durum. İktidar o döneme göre geriledi. Bizim beklediğimiz sorunların çözümüdür, diyalogdur. Kan dökülmesini bunlar önler. Diyalog süreci döneminde evlatlarımız ölmedi.
- Ağrı ve Diyarbakır belediye başkanlığını 12 Eylül’den önce kazanmıştınız. Silahın sürece zarar verdiğini vurguluyorsunuz.
TİP döneminde sol kesimlerde uç vermeye başlayan silahlı mücadele eğilimini yanlış bulmuştum. Cuntacılar şiddeti körükledi. Solu da Kürt hareketini de şiddete ittiler. Barışçı yöntemlerle kültürel hakları alabilirdik.
Politikada ağırlık sağlayabilirdik. O dönemde Kürtçe Roja Welat dergisini 18 ay çıkarabildik.
1977 ve 1979’da Diyarbakır ve Ağrı belediye seçimlerini kazandık. Darbe olmasaydı, şiddet teşvik edilmeseydi, bölgedeki birçok ilde belediye başkanlığını kazanabilirdik.
Büyük bir kitle desteğimiz vardı. Silahlara, darbelere gerek kalmadan, elde ettiğimiz hakların çok daha fazlasını elde edebilirdik. Kürt sorunu belki de çözülmüş olacaktı. Darbeciler, değişim sürecini de Kürt hareketindeki barışçı dönüşümü de baltaladı.
- Geleceğe nasıl bakıyorsunuz? Genelde iyimserim ama şimdi endişeliyim. Bir kesim, Cumhuriyet dönemi boyunca tek renk bir toplum yaratmaya çalıştı. Şimdi o tek renkliliği dindar eğilimli yeni yönetim, sürdürüyor.
Dün de yanlıştı. Bugün de yanlış. Bu ülkeye barışı ve huzuru, farklılıkların bir arada yaşamasını kabul eden bir anlayış getirebilir. Olumlu değişiklikler olduğu zaman destek verdik... Kim olsa verirdik. Şimdi pek umutlu değilim.