Mesut Özil, Alman milli takımını bıraktı. Özil’in, 24 Haziran seçimleri öncesi Londra’da İlkay Gündoğan’la birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’la fotoğraf çektirmesi, Almanya’da tepkilere neden olmuştu. Ardından Almanya Milli Takımı’nın Dünya Futbol Şampiyonası’nda ilk turda elenmesi, Özil’e yönelik tepkileri artırmıştı.
Özil, Alman Milli Takımını neden bıraktığını şöyle anlatıyor: “(Kendimi), ırkçılık ve saygısızlığa maruz kalmış hissederken, artık Almanya’yı uluslararası düzeyde temsil edemem. (...) Çünkü her zaman takım arkadaşlarım, antrenörlerim ve Alman halkı için her şeyimi verdim. Fakat Almanya Futbol Federasyonu’nun üst düzey yöneticilerinin Türk kökenime saygı göstermemeleri ve beni bir siyasi propaganda aracına dönüştürmeleri, işleri dayanılmaz noktaya getirdi. Futbol oynamamın nedenleri bunlar değil. (...) Irkçılık asla kabul edilemez.”
Özil, ailesinin Türkiye’den geldiğini belirterek “biri Almanya diğer Türkiye olmak üzere iki vatanı” olduğunu yazdı.
Genç futbolcu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile seçim öncesi siyasi amaçlarla bir araya gelmediğini belirtti. Kişiden bağımsız olarak Cumhurbaşkanlığı makamına saygı gösterdiğini ifade etti.
Alman devlet radyosunda Özil’e destek
Alman Devlet Radyosu Deutsche Welle’den Thomas Klein, Mesut Özil’i destekleyen bir yorum yazdı:
“Takım arkadaşlarının çoğunluğu ve Alman Futbol Federasyonu tarafından yarı yolda bırakılan Özil büyük bir patlamayla Alman futbol sahnesini terk etti. Bunu yapmakta haklıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile resim çektirdiği için değil, en kötü günlerinde Alman Futbol Federasyonu ona arka çıkmadığı için haklıydı. Milli takımın as oyuncusu Dünya Kupası final turnuvasında ırkçı hakaretlere maruz kalırken, kimse onu desteklemedi. (...)”
Özil, Federasyon Başkanı Grindel'i ırkçılıkla suçladı. “Grindel ve yanındakilerin gözünde maç kazandığımız zaman Alman, kaybettiğimizde ise göçmen oluyoruz.”
Klein’in yorumu şöyle bitiyor: “Bir Alman milli takım oyuncusunun ırkçılık nedeniyle federasyonla ilişkisini kesmesi Alman futbolu açısından son derece vahim bir gelişmedir.”
İğneyi kendimize batırsak
Özil’in ırkçılığa tepki göstermesi Türkiye’de heyecanla karşılandı. Öte yandan, Alman devlet radyosunda da, onu savunan, ırkçılığı eleştiren bir karşı duruş görebiliyoruz. Almanya’da konuya her iki taraftan da bakmaya çalışan gerçekçi değerlendirmeler görmek mümkün. Tartışma, İngilizlerin de dahil olmasıyla, iyice küresel bir derinlik kazandı.
Keşke bizde de benzer bir çok seslilik ve yorum zenginliği gelişebilse.
Demokrasi, en aykırı fikir ve tercihlerin bile hapse atılmadığı, ifade edilebildiği bir düzen demektir.