Araştırmacı Yunus Emre Erdölen, serbestiyet.com’daki yazısında, AK Partili ailelerin 'okumuş' çocuklarına yönelik değerlendirmelerde bulunuyor. Onlarla yaptığı söyleşilerini aktarıyor. Erdölen’in sohbet ettiği muhafazakar gençlerin önemli bir kısmı kendilerini 'mahallesiz' olarak tanımlıyor:
“Bu yazı kapsamında konuştuğum gençlerin hepsinin siyasi tercihleri, düşünceleri ve aile, üniversite tecrübeleri birbirinden oldukça farklıydı ama hepsinde gözlemlediğim ortak şey; farklı fikirlere angaje olma, sosyal çevrelerindeki insanları çeşitlendirme çabalarıydı. Bunun getirdiği bir sonuç da çoğu genç için hiçbir şekilde herhangi bir mahalleye tamamıyla kendini ait hissedememenin getirdiği bir mahallesizlik, belki de yalnızlık hissiydi.”
Erdölen’nin saptamaları önemli. Gençlerdeki yalnızlık hissi bence geçici bir his. Siyasetin kutuplaştırma çabaları gençlere ters geliyor. Onlara 'karşı kutup' gibi gösterilen ve okulda aynı sıraları paylaştıkları arkadaşlarını öteki olarak görmeyi doğru bulmuyorlar. Birçok umudu, beklentiyi, değeri onlarla paylaşabildiklerinin bilincindeler. Gençler, ötekileştirmeye, ayrıştırmaya tepkili: S.K., “Kendimi mahallesiz hissediyorum. İnsanları ayrıştırmamaya çalışsam da insanlar beni ayrıştırmaya ve statülendirmeye devam ediyor.
Ciddi ve derinden hissediyorum mahallesizliği” cümleleriyle betimliyor hislerini. Bu his E.B. gibi “Yalnız hissediyorum çünkü herkes kendi mahallesinin yaşadığı problemlerin diğer mahallelerdeki problemlerden daha büyük olduğunu kanıtlama çabası içerisine giriyor çoğu zaman.
Bu çaba olmasa bile insanlar başkalarının yaşadığı problemleri anlamaya çalışmaktan çok uzakta” diyerek kendini açıklayan bazı gençler için üzücü ve olumsuz olabilirken, S.B. gibi gençler için de olumlu ve umut verici bir hisse dönüşebiliyor:
“Ortada bir yerlerde durup iki tarafı da anlayabilmek, iki tarafın da endişelerine hak vermek daha bütüncül bakmak, beni mutlu bir insan yapıyor.” Türkiye’deki değişimin merkez üslerinden birini işte bu gençler oluşturuyor. Farklı olanı anlamaya, kendi mahallesini eleştirmeye başlamış, gerçeği arayan gençler... Muhafazakar gençlerdeki bu sıkışmışlık, bize önemli ipuçları veriyor.
Gençler kendilerinden farklı kültürlerden gelen gençleri anlayabildikleri oranda, karşı taraf da onları kabullenebilir, yeni bir kültürel iklim gelişebilir. Bunun seküler gençler içinde de bir izdüşümü ve karşılığı var. Siyaseti kutuplaştırma üzerinden planlayanlar, yanlış bir yolda olduklarını, bu gençlere bakarak da anlamalı. Bugün kendilerini 'mahallesiz' diye tanımlayan gençlerin, gelecekteki kozmopolit, çoğulcu mahalleleri kuracak potansiyeli taşıdıkları kanısındayım.