Oral ÇalışlarSeküler mahalledeki karamsarlık

HABERİ PAYLAŞ

Seküler mahalledeki karamsarlık

Haberin Devamı

16 Nisan 2017 referandumunu takip eden günlerde "hayır" diyen seküler çevrelerde umutlu bir hava vardı. Mühürsüz zarfların sayılmasına tepki göstermekle birlikte, 2019'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Millet Meclisi seçimi için olumlu bir ruh haline girilmişti. Bu yeni rüzgar, ülkenin havasını değiştirebilirdi.

Bir kaç hafta geçince ilk günlerdeki pozitif beklenti ve tavırların yerini, çaresizlik, umutsuzluk ve karamsarlık almaya başladı: Mühürsüz zarfların sayılmasının sonucu belirlediği inancı, köklü bir saptamaya dönüşmüş durumda. "Hayır oyları daha fazlaydı. Bu metotla sonucu değiştirmiş oldular. Artık bunu yapanlarla başa çıkmamız mümkün değil. Koy ver gitsin."

‘Gelip bizi kurtarsınlar’ beklentisi

Bu çıkmaz sokak psikolojisi siyasi mücadeleyi terk etme yönünde sonuçlar doğururken, siyaset dışı, demokrasi dışı müdahalelere olan talebin de yükselişe geçmesini kışkırtıyor. "Bu durumda asker müdahale ederse haklı olur" diyenlerin sayısı artıyor.

Bu karamsar havayı çok zararlı buluyorum. Yüzde 48.6'lık bir orana ulaşan muhalefetin daha fazlasına ulaşması mümkün. Bir kere toplumun en büyük dinamik merkezleri, büyük şehirler, çoğu ilk kez yüzde 50'inin üzerinde muhalif cephede yer aldı.

Referandumdan sonra bir çok yazımda belirttiğim gibi, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya gibi şehirlerin verdiği sinyalleri iyi okumak gerekiyor. Bu uyarı iktidar için de, muhalefet için de geçerli.

Daha önceki seçimlerde AK Parti'ye ve MHP'ye oy vermiş önemli bir seçmen kitlesi, "hayır" dedi. Bir kısım AK Partili ise, "Şimdilik evet ama, bu tek adam yönetimini tercih ettiğim anlamına gelmez" mesajını verdi.

Muhalefete ise, şöyle bir mesaj gittiğini düşünüyorum: "Yapılan değişiklikler, demokrasi yönünde değil, otoriterleşme yönünde. Bu yönelime itiraz ederek haklı bir zeminde siyaset kurdunuz. İkna edici yumuşak bir dil kullandınız. Bu nedenle sizinle birlikte hayır diyenlerin arasına katıldım."

Muhalefet umudunu yitirmezse

Sonuç olarak, eğer muhalefet yönünü şaşırmaz, demokrasi dışı müdahalelere umut bağlamaz ve haklı zeminde özgürlükleri savunursa, değişim mümkündür. 15 yıllık iktidar yorgunluğu ve yıpranmışlığı önemli bir handikap. Ekonominin teklemesini, iktidarın giderek bir azınlık yönetimine dönüşme eğilimini seçmen görebiliyor.

Muhalefet, daha özgürlükçü bir yerden konuşup, demokrasi çıtasını, iktidardan daha yükseğe koyabilir mi?

Toplumda yenilik isteği oluşmuşsa, mühürsüz zarfların fazla rol oynayamayacağı bir gerçektir.

Siyasi mücadelenin ipini bırakmamak gerekir.

Demokrasi emek ister.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder