Türk dizileri dünyada Amerikan dizilerinden sonra en çok ihraç edilen diziler. Üstelik, dünya sinemasında etkili olan İspanya gibi bir ülkede bile çarpıcı bir başarı gösterebildiler. Kerem Bürsin ve Hande Erçel’in başrolünü oynadığı ‘Sen Çal Kapımı’, İspanya’nın en çok izlenen TV kanallarında reyting rekorları kırdı. ‘Erkenci Kuş’un baş erkek oyuncusu Can Yaman, Madrid Havalimanı’nda 2000 kişi tarafından karşılandı.
Slovakya’da binlerce kişi Bergüzar Korel ve Halit Ergenç için festivale koştu. İspanya’nın önde gelen gazetesi El Pais Türk dizilerini inceleyen araştırmalar yayınladı. ABD’de, Türk dizilerini izleyenler aralarında mail grupları kuruyorlar. Pandemi dönemine kadar 150 Türk dizisi 146 ülkeye satıldı. Dizilerimiz Latin Amerika’yı, Balkanları, Doğu Avrupa’yı, Güney Avrupa’yı, Kuzey Afrika’yı, Arap dünyasını ve Pakistan gibi Ortadoğu ülkelerini sarmış durumda. Türkiye’nin batısında övgü alan Türk dizileriyle, doğusunda övgü alan Türk dizileri arasında da kısmen bir farktan söz edilebilir.
İspanyol izleyici kitlesi, İstanbul’daki modern yaşamı ve gençleri konu alan Türk dizilerini daha çok tercih ederken; Pakistan gibi ülkelerde, Diriliş Ertuğrul gibi diziler, Müslüman yaşam biçimini ortaya koydukları için büyük övgüler aldılar. Öte yandan, Arap devletlerinde -Diriliş Ertuğrul başta olmak üzere- Türk dizilerinden kaynaklanan bir huzursuzluğun olduğu sır değil.
‘Diriliş Ertuğrul’un Osmanlı’yı yüceltmesine ve Türkiye’nin İslam dünyasındaki liderlik iddiasına tepki olarak, bazı Arap ülkeleri, kendi alternatif tarih dizilerini üretmeye başladılar. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, 40 milyon dolar bütçe ayırarak, “Mamalik an-Nar” (Ateş İmparatorlukları) diye bir dizi çekti. Mısır’ın 16. yüzyılda Osmanlılar tarafından işgal edilmesini anlatan dizide, Osmanlılar, Arap halklarına eziyet eden zorbalar olarak gösteriliyor.
Dünya ile uyum
Pandemi sonrası sinema dünyası sarsıntı geçirirken Türk dizileri yeni örneklerle dünyanın ilgisini çekmeyi sürdürüyor. Geçenlerde, bir TV kanalında, muhafazakar kesimden yorumcular Türk dizilerinden bir başarı öyküsü olarak söz ediyorlardı. ‘Bir Başkadır’ dizisi hem muhafazakar hem modern çevrelerin beğenisini kazandı.
Yeni yayınlanan ‘Fatma’ dizisi de benzer bir ilgi gördü. ‘Fatma’ dizisinde erkek egemen baskıcı zihniyet teşhir ediliyor. Sinema ve TV modern dünyanın ürünleri. Ben geçmişte çocuklarının ahlakı bozulacak diye evine TV sokmayan muhafazakâr siyasetçiler tanıyorum. Kültürel hegemonya ve yumuşak güç, devlet kararlarından ziyade, sanatçıların, kültür insanlarının gayretleriyle sağlanabiliyor.
Tabii bu güç ancak günün dünyasının gerçekleriyle uyuştuğu ölçüde anlamlı hale gelebiliyor. Keşke Dışişleri yetkililerimiz Türk dizilerindeki başarının sırrını inceleseler. En önemli ölçü izleyici. İzlemediği an iş bitiyor dizi kalkıyor. “Türkün Türk’ten başka dostu yoktur” sloganının arkasına sığınan içe kapanmacı kültüre en güzel cevabı, dünyaya açılan dizilerimiz veriyor.