Şok dalga yönteminde bir cihaz yardımıyla böbrek taşları kırılarak ufalanıyor. Narkoz gerektirmeyen işlemden sonra hastalar bol su içerek kırılan taşları vücudundan atıyor.Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yılören Tanıdır anlatıyor.
ŞOK DALGA TEDAVİSİ NASIL UYGULANIR?
Vücut dışı şok dalga tedavisi özel bir cihazla yapılır. Cihazda su dolu bir balonun içinde oluşturulan şok dalgalar vücuttaki taşın üzerine odaklanır. Dalgalar taşın kırılıp ufalanmasını sağlar.
ANESTEZİ GEREKİR Mİ?
Hayır, gerekmez. İşlem öncesinde hastanın ağrısı olmasın diye ağrı kesici yapılabilir. Hasta bir yatağa uzanır, hastanın uygulama noktasına bir tür jel sıkılır ve cihaz hastanın üzerine yaklaştırılır. Daha sonra röntgen ışınları ya da ultrasonografi kullanılarak taş odaklanır. Önce düşük güç ile başlanır ve artırılarak yüksek güce ulaşılır. İşlem bittiğinde uygulama noktasında kızarıklık, cilt altında kanama ve hatta idrarda kanama gibi problemler görülebilir. Kırılan taş parçalarını idrarla birlikte düşürmesi için hasta sıvı alımını artırır. Bu şekilde taş problemi çözülür.
KİMLERE ŞOK DALGA TEDAVİSİ UYGULANAMAZ?
Bu tedavi gebelere, kanama potansiyeli yüksek olanlara, devamlı kan sulandırıcı kullanması gerekenlere kesinlikle uygulanmaz. Taşın olduğu böbrekte anatomik veya fonksiyonel bir problem varsa veya taş bu tedavi yöntemine dirençliyse, hasta fazla kiloluysa, taş çok sertse başarısızlık ihtimali yüksek. Vücut dışı şok dalga tedavisiyle taş kırılmıyorsa, ısrarlı bir şekilde defalarca uygulama yapmak böbreğe zarar verir. Bunun yerine endoskopik yöntemlerden cerrahi olarak taşın tedavisine geçilmesi önerilir.
SGK KARŞILIYOR MU?
Şok dalga tedavisi, SGK Ödeme Yönetmeliği’ne göre 6 ay içinde 3 kez tekrar edilebilir.
AMELIYAT NE ZAMAN ZORUNLU?
Taşlar idrar yolu enfeksiyonu, kanama, ağrı gibi problemlere neden oluyorsa ameliyat önerilir. Ayrıca taşın boyutları böbreğin alt kısmında 1 santimin üzerinde ve böbreğin içinde 2 santim ve üzerindeyse ameliyat gündeme gelir. Şok dalga tedavisinin kalsiyum oksalat monohidrat, brushit veya sistin gibi taşlarda, taş ile cilt mesafesi 10 santimden daha uzun olan kilolu hastalarda, böbreğin bazı yapısal özellikler içermesi durumunda başarısızlığı yüksek. Bu durumda şok dalga tedavisi yerine ameliyat öneriyoruz. Ayrıca çok sayıda taşı olan ve taş çapının 2 santimetreyi geçtiği durumlarda da hem mükerrer işlemlere hem de çoklu seanslara ihtiyaç duyulabileceği için şok dalga tedavisini önermiyoruz.
HANGİ TEDAVİ EN İYİSİDİR?
Tedavi seçimleri hastaların kişisel özelliklerine, taşların özelliklerine, tedavinin düzenlendiği yerin koşullarına ve hastaların kişisel seçimlerine göre değişebilir. En iyi tedavi diye bir tedavinin olmadığı, kişiye özel tedavilerin düzenlendiği bilinmeli. Bu noktada hekim, hastaya her tedavi seçiminin artılarını ve eksilerini iletir. Daha sonra hasta ile bu tedavileri düzenler. Günümüzde gerek dünyada üzerinde gerekse ülkemizde şok dalga tedavisi, üreteroskopi, fleksible üreteroskopi ve perkütan cerrahi ile hastaların büyük bir çoğunluğu tedavi edilebiliyor. Taş hastalığı sık tekrar edebilecek bir hastalık olduğu için kişilerin vücudunda mümkün olan en az değişikliğe neden olacak kapalı cerrahi yöntemleri benimseniyor.
BU TEDAVİLER İÇİN HASTANEDE YATMAK GEREKİR Mİ?
Üreteroskopik (idrar kanalından girilerek yapılan) cerrahilerde hastaların ameliyat olduğu gün veya ertesi gün evine gitmesi mümkün. Perkütan cerrahide (1 santimlik kesi ile böbreğin içine girilerek büyük taşların kırılıp alındığı ameliyat) yine hasta aynı gün evine gidebilir ama daha karışık ve zor bir ameliyat olduğu için çıkabilecek olası problemler nedeniyle yatış 2-5 gün arasında değişebilir. Laparoskopik (kapalı ameliyat) veya açık cerrahilerde bu süre biraz daha uzun olabilir. Vücut dışı şok dalga tedavisinde ise hastanede yatış gerekmiyor.
KİMLER TAŞ OLUŞUMUNA DAHA YATKIN?
- 40-60 yaş arasındaki kişiler.
- Erkekler.
- Ailede taş öyküsü olanlar.
- Tek ya da anormal yapıdaki böbreği olanlar.
- Sık idrar yolu enfeksiyonu geçirenler.
- Bazı ilaçları kullananlar (bazı idrar söktürücüler, mide asidini azaltıcı ilaçlar, guatr ilaçları, kalsiyum, D vitamini, C vitamini, kortizon, bazı antibiyotikler).
- Proteinden zengin beslenenler.
- Az su içenler.
- Fazla hareket etmeyenler, yatalak hastalar.
- Bazı ince bağırsak hastalıkları veya ameliyatları geçirmiş olanlar.
- İdrarda kalsiyum, oksalat, ürik asit gibi minerallerin yüksek düzeylerde bulunduğu kişiler.
- Aşırı egzersiz yapan, sıcak iklimlerde yaşayan, sıcak ortamlarda çalışmak zorunda olan kişiler (terlemeyle sıvı kaybettiklerinden idrar miktarları azalır ve taş oluşma mekanizması tetiklenir).