Panik bozukluğu olanlarda yaşamın temel amacının panik atak yaşamamak haline geldiğini söyleyen Dr. Hakan Türkçapar, “Bu seçim hayatınızı fakirleştirerek giderek sizi mutsuz eder. Hayatınızın merkezine panik atak yerine gerçekten önem verdiğiniz, anlamlı şeyler koyun” diyor. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Türkçapar, panik bozukluk hastaları ve yakınları için önemli tavsiyelerde bulundu.
Panik bozuklukta yararsız tedaviler nelerdir? Örneğin hastalığın homeopati, aromaterapi, akupunktur, bitkilerle tedavisi mümkün mü?
Panik bozuklukta bilimsel olarak etkili olduğu gösterilmiş başlıca iki ana yöntem var: Panik bozukluğa dönük bilimsel olarak etkisi gösterilmiş ilaçlar ve bilişsel davranışçı psikoterapi. Bu anlamda baktığımızda diğer yöntemlerin etkili olup olmadığına ilişkin elimizde yeterli bilimsel kanıt yok.
Alkolün panik bozukluğunda belirtileri yatıştırıcı etkisi olduğuna ilişkin bir inanış var.Oysa tam tersi etkisi var, değil mi?
Alkol kısa dönemli olarak kaygıyı azaltıp kişiyi rahatlatabilir. Ancak hiçbir şekilde tedavi edici etkisi yok. Hatta bazen alkol alımı sonrasında alkolün kandaki düzeyi düştüğü anlarda kişide panik atakları başlatabilir, uyku kalitesini bozup uykuda panik atakları tetikleyebilir. Dahası panik atağı yatıştırmak için kullanıldığında bir süre sonra alkolün kendi de bizzat problem oluşturur ve alkol bağımlılığına neden olur.
Fazla kafein alımı zararlı mı?
Doğrudan bir zararı yok ama kişide panik atağa yol açan tetikleyici, bir çarpıntıysa bu yakınmayı artırarak daha sık panik atak geçirilmesine neden olabilir. Ancak yine de kafeinden kaçınmak gereksiz. Kişi çarpıntı olmasın diye egzersiz yapmaktan da kaçınabilir. Oysa egzersiz hem kaygıya hem vücut sağlığına hem de ruh sağlığına iyi gelir.
Panik bozukluk ve yiyecek-içecek ilişkisi konusunda başka bilgi var mı? Bazıları gluteni ya da şekeri kısıtlamanın yararından söz ediyor...
Panik bozukluğun tedavisinde özel bir diyet yok. Çünkü panik bozukluğu gluten ya da şeker fazlalığı veya eksikliğinden olmaz. Panik atakları başlatan bedensel duyumları çeşitli bedensel hastalıklar başlatabilir. Eğer böyle bedensel bir hastalık varsa bunun tedavisinin yapılması gerekir. Ama aslolan bedensel belirtileriyle ilgili kişinin korkusu, kaygısı ve kaçınmalarını azaltmaktır. Bu da psikolojik tedaviyle mümkün olur. Yiyecek kısıtlaması, akupunktur, homeopati veya bitkilerle tedavinin deneysel olarak etkisi gösterilmedi ama ruhsal rahatsızlıklarda güçlü bir plasebo etkisi vardır. Yani bu yöntemlerin kısa süreli kişiye olumlu etkisi var gibi görünebilir ama bir süre sonra belirtiler yeniden çıkar.
Egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek... Bunların panik bozukluk konusunda olumlu etkisinden söz edebilir misiniz?
Kesinlikle... Hem panik bozukluk hem de genel sağlık için sağlıklı beslenme ve egzersiz çok önemli. Haftada 3 kez yaklaşık 40 dakikalık yürüyüş, hafif koşu, bisiklete binme, yüzme gibi aerobik egzersizlerin hem depresyona hem de tansiyon ve kalp-damar hastalığına karşı önerilir. Bu arada halter ya da ağırlık çalışmanın olumlu bir etkisinin olup olmadığına ilişkin elimizde bir veri yok. Sağlıklı beslenme konusuna gelince... Beden ve ruh sağlığı arasında yakın bir ilişki var. Eğer bedenimiz sağlıklı olursa ruhsal olarak da daha sağlıklı oluruz. Genel vücut sağlığı arttığında panik atağı tetikleyen bedensel duyumlar da daha az olur. Bu nedenle herhangi bir vitamin eksikliğine girmeyecek şekilde beslenmememiz çok önemli.
Hastalara başka önerileriniz var mı?
Nasıl bedeninizi dengeli beslemeniz gerekiyorsa aynı şekilde ruhsal olarak da beslemelisiniz. Ruhsal olarak beslenmesi iyi olanlar pek çok ruhsal rahatsızlığa karşı da daha dayanıklı olur.
Ruhsal beslenme ne demek?
Değer ve idealleriniz ile temas içinde olmak demek. Yani ‘Nasıl bir insan olmak istiyorsunuz?’, ‘Nasıl bir yaşam sürmek istiyorsunuz?’ gibi sorulara odaklanıp buna uygun bir hayat yaşamanız ruhsal sağlığınızı olumlu etkiler. Panik bozukluğu olan bireylerin hayatına baktığımızda yaşamlarının temel amacı panik atak ya da kaygı yaşamamak haline gelmiştir. Bütün yaşamlarını buna göre organize ederler. Kendileri için değerli yaşamsal etkinliklerden, insan ilişkilerinden, spordan, sosyal hayattan kaçınırlar. Bu da hayatı fakirleştirerek giderek daha mutsuz olmalarına yol açar. Bu nedenle hayatın merkezine panik atak yerine gerçekten önem verdikleri, anlamlı şeyler koysunlar. Panik ataktan kaçarak veya sürekli panik atakla mücadele ederek hayat geçmez. Panik bozukluğa yönelik gerek ilaç gerekse psikolojik tedavilere yönelmesi yerinde olacaktır.
Son olarak hasta yakınlarına neler önerirsiniz?
Bir insana ‘Kafana takma’, ‘Rahat ol’ demekle onun sıkıntılarını gideremezsiniz. Öncelikle sıkıntılarını, dertlerini dinlemek, onları anlamaya çalışmak, sonra doğru anlayıp anlamadığını onlara yansıtarak kontrol etmek, ardından da kişi çok sıkıntıdaysa bir uzman yardımı almaya teşvik etmek yerinde olur. Ama ‘Üzülme’, ‘Korkma’ gibi genel geçer kalıplarla sorunun yok olmayacağını bilmeleri gerekiyor. Agorafobisi olanlarda yine yakınları iyi niyetli olarak sıkıntıları geçirmek için güvence vermek, yanında birlikte seyahat etmek, korkularını azaltmak için evde yalnız bırakmamak gibi bazı tutumlar içinde olur. Ancak bu tür yardımlar maalesef rahatsızlığı geçirmez, sadece ve sadece günü kurtarmaya yarar. Yine bu durumda da kişinin korkularını ve kaygılarını anlamak, gerçek çözüm için uzman yardımı almaya teşvik etmek uygundur.