Çocuk, Ergen ve Erişkin Psikiyatristi Prof. Dr. Yankı Yazgan, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile ilgili merak edilenleri yanıtlamaya devam ediyor.
DEHB'nin ilaç tekellerinin buluşu olduğuna dair bir görüş var. Ne dersiniz?
DEHB'li bir çocukla bir okulda ya da ailesiyle birlikteyken bir parça zaman geçirmiş birisi bu sözlerin son derece temelsiz, sorumsuzca söylenmiş olduğunu hemen fark edebilir. Okula gidip kapasitesi iyi, kalbi temiz ama kendini kontrol edemediği için arkadaşlarına zarar verici davranışlarda bulunan, bu sebeple dışlanan, mutsuz olan, aklı erdiği halde derslerini iyi dinleyemeyen, öğrenemeyen çocukları gördüğünüzde, bu iddiaları ortaya atanlara hayret ve esef ediyorsunuz. DEHB tedavisinin ilaç firmaları için önemli bir kazanç olması bir gerçek. DEHB’nin çocukların ve gençlerin ruhsal gelişimini engelleyen, hayata konsantre olmasını önleyen ciddi bir halk sağlığı sorunu olması da bir gerçek. Ama gerçeğin bilim dışı ölçütlerle belirlenmeye çalışıldığı bir çağda bu tür iddiaların insanlara inandırıcı gelmesine şaşırmamalıyız.
DEHB nasıl teşhis edilir?
Sağlık ve eğitim alanında çalışan meslektaşların ya da ailenin kuşkulanması ve yönlendirmesi ile başlayan süreçte çocuk ve ergen psikiyatrisi alanında uzmanlaşmış bir hekimin muayenesi ile tanı kesinleşir. Tanıyı kesinleştirmeye yönelik herhangi bir laboratuvar veya özgün bir tanı testi yoktur. Hekim gelişim dökümü yapmak için aile ve çocuk görüşmeleri yapar. Okul gözlemini yapar, genel sağlık durumunu inceler; durumun DEHB dışındaki olası nedenlerini ayırt eder. Tanıya dönük görüşmede DEHB’nin yoğunluğunu ve başka eşlik eden sorunların varlığını davranış değerlendirme ölçekleri ile araştırır. Öğrenme, biliş ve muhakeme özelliklerini uygun testlerle inceleyerek özgül öğrenme bozukluğu olasılığını ayırt edebilir.
Öğretmenin verdiği bilgiler değerli
Davranış ölçekleri ve nöropsikolojik testler tanı koydurucu değil ancak çocuğun düşünce, algı ve muhakeme tarzına bakarak, problemin düzeyinin anlaşılmasına, yaklaşımın planlanmasına ve değişimin izlenmesine yardımcı olur. Farklı kişilerden, başta okuldaki öğretmen ve psikolojik danışmandan alınan bilgiler çok değerlidir. Farklı ortamlardaki gözlemler çok önemli. Örneğin, yaz tatili ile okul zamanı, anne-babanın yanındaki davranış ile başka yetişkinlerin yanındakini kıyaslayabilmeliyiz. Tıpkı bir otomobili değerlendirirken otomobilin yalnızca park yerinde nasıl durduğuna değil, aynı zamanda karda, çamurda, nasıl gittiğine bakmamız gibi. DEHB içinde olunan bağlama göre problemlerin arttığı ya da hafiflediği, başka sorunların doğduğu bir meseledir. Her yerde aynı görüntü ortaya çıkmaz. Nasıl astım hastalığı hava kirliliğinin olduğu ortamda artıyorsa, DEHB de yetişkinlerin uygun davranmadığı veya çocuğun kendisine uygun olmayan yükleri taşıdığı durumlarda artar. Bu durumlar temelde biyolojik, genetik bir yatkınlığa dayalı bir problem olan DEHB’nin sebebi değil. Fakat çocuğun hayatının iyileştirilmesinde düzenlemeler yapabileceğimiz yerlere, ev ve okul ortamlarına ilişkin ipuçları taşır.
DEHB tedavi edilebilir mi?
Elbette edilebilir. Tedavinin başlıca hedefi çocuğun ve gencin doğal gelişimine imkân verecek bir düzen oluşmasını sağlamak... Kendini tutmasını, odaklanabilmesini, zahmetli durumlara katlanmasını sağlayacak konsantrasyonu sağlayabiliriz. Böylece zaten gelişmekte olan beyin ve zihin sistemlerinin DEHB’yle ilgili nedenlerle negatif etkilenmesini engelleyebiliriz.
Çocuğu bekleyen 6 sonuç
- Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuk, ilgisini çekmeyen ya da kendisini zorlayan şeylere uzun süre dikkatini vermekte zorlanır.
- İlgisini çeken bir şeyden ise dikkatini alamaz. O yüzden de kurallara göre davranması gereken yerlerde, içinden geçtiği ve aklına estiği gibi hareket etme eğilimi duyabilir.
- Kendini hiç dizginleyemediği için toplumsal uyumu bozulabilir. Kendinden isteneni ya da bekleneni yapmaktan kaçınabilir. Bu durum çocuğun hayatında, evde ve okulda hatta sporda ya da sosyal faaliyetlerde zorluklar çıkarabilir.
- Çevreden alacağı olumsuz tepkiler sebebiyle “olumsuz” kimliğini giderek benimseyebilir. Eleştirici ve dışlayıcı davranışlarımızla biz de bu algısını güçlendirebiliriz.
- Giderek kendine güvensizlik ve mutsuzluk saklanamaz hale gelebilir. Anlaşılmadığını düşünen bir çocuğun içinde bulunacağı başlıca ruh hali öfke ve bezginlik olur.
- Bütün bu sorunlar genellikle çok küçük yaşlardan itibaren mevcut olmakla birlikte, fark edilir olmaları okul çağına rastlar.
Eşlik eden sorunlar
- Karşıt olma, karşı gelme bozukluğu: Bilerek anne-babaya veya öğretmene karşı gelme, olumsuz bir tavır takınma (yüzde 40-80).
- Davranım bozukluğu: Yalan söyleme, hırsızlık, insanlara, hayvanlara zarar verme vb. (yüzde 20-56).
- Kaygı bozuklukları: Basit fobi, ayrılık kaygısı vb. (yüzde 10-40).
- Depresyon: Yüzde 0-45 (20'li yaşlarda yaklaşık oran yüzde 27).
- Bipolar bozukluk: Yüzde 0-27 (maksimum yüzde 6-10).
- Öğrenme güçlükleri: Yüzde 10-90 (öğrenme güçlüğünün nasıl tanımlandığına göre değişiyor).
- Uyku bozuklukları: Yüzde 30-56
- Gelişimsel koordinasyon bozukluğu: Sakarlık ve koordinasyon zorluğu (yaklaşık 50).