Seçim gecesini yönetmek, bir hüner midir?
- Oylar atılmışken...
- Sandıklar kapanmışken...
- Sayım başlamışken...
Artık Trump veya Biden, hangi süreci yönetebilirdi ki? Ve neyi değiştirebilirdi?
Seçim gecesi denince, aklıma hemen Muharrem İnce geliyor. Çünkü: Kaybettiği seçimin gecesini, “kötü yönettiği gerekçesiyle” epey eleştirilmişti. Çok iyi yönetseydi ne olacaktı? Oylar yer mi değiştirecekti?
Tıpkı onun gibi... Biden, süreci iyi yönettiği için mi öne geçti? Trump, süreci kötü yönettiği için mi geride kaldı? Ne demek iyi yönetmek? Gece nasıl yönetilir? Bunlar boş laflar. Hakikat, Muharrem İnce’nin şu mesajında yatıyor:
Adam kazandı. İşte o kadar.
Ne var ki... Bu devirde... Postayla oy kullanmayı aklım almaz. Uzay’a giden bir süper devlet, nasıl bu kadar ilkel bir yönteme takılıp kalabiliyor? “Hileye müsaittir” diyemem ama şüphe uyandırabilir. Mide bulandırabilir. Nitekim, milyonlarca posta oyu yığın halinde gelip tasnif edildikçe, seçimin seyri değişmeye başlamıştır. - Acaba tesadüf müdür?
Bir noktaya daha değineyim. - Anketler. - Amerikalı anketçiler. Hepsine maşallah. Artı-Eksi 2 puan makul yanılma payını, 10 puanlık yanılmaya rahatça taşıyarak, yeni bir meslek icat ettiler. Hiç utanmıyorlar.