Tevekkeli... Her gün ‘seçim’ diye bağırıyorlar. Hele büyük ortak, kriz halinde:
- Hemen seçim.
- Derhal seçim.
- Şimdi seçim, şimdi. Niye bu kadar acele ettikleri artık anlaşılıyor.
- İttifak’ın içine nifak kaçtı. Ve ittifak, ‘ihtilaf’a doğru yol almaya başladı.
Öyleyse? Şöyle düşünüyor olmalılar:
- İpler iyice kopmadan, hayırlısıyla şu seçimi yapıversek. Sadece o mu? Hayır.
- Ekonomi ve pandemi normale dönmeden şu işi bitiriversek.
- Dış politikada çok yönlü diplomatik taarruza geçen hükümet, iyice yol almadan onu indiriversek. Ve daha bir sürü şey.
Peki, hükümet ne yapıyor? Daha doğrusu Cumhur İttifakı ne diyor: Tam tersi, işi ağırdan alıyor. Muhalefeti çatlatırcasına sürekli 2023’ü işaret ediyor. Erken seçim değil, zamanında seçim gibi makul bir gerekçeye dayanıp ‘isteyerek veya istemeyerek’ zaman kazanıyor. Yani, koyun can derdinde, kasap et derdinde diyebilir miyiz? Eh, diyebiliriz.
İki taraf da kendi hakkını kullanıyor. Muhalefetin erken seçim diye tutturması ne kadar normalse, Cumhur İttifakı’nın vaktinde seçim kararlılığı da o kadar normal. Lakin takvim işliyor. Zaman, Millet İttifakı’nın aleyhine, Cumhur İttifakı’nın lehine çalışıyor.
Peki, ben ne demek istiyorum? Gayet açık: Daha köprülerin altından çook sular geçecek... Durun bakalım... Ne deplasmanlar ve ne oluşumlar göreceğiz. Meral Akşener isterse muhterem ablasına bir soruversin.