- Masaya buyurunmuş.
- Cenevre'de buluşalımmış.
- Müzakereler başlasınmış.
Anlaşıldı. "Komisyona havale" gibi bir şey. Topları yine taca atacaklar. İpe yine un serecekler. O ara Ermenistan ateşkes'i sık sık ihlal edecek. (Etmeye başladı bile) Böyle böyle bir 30 yıl daha geçecek. Kim öle kim kala.
Ne masası yahu? Ne Cenevresi, ne müzakeresi? Amma sulandırıyorsunuz işi. Kestirme yolu vardı. Putin diyecekti ki Ermenistan'a:
- Çekil o işgal ettiğin topraklardan. İşte o kadar. Ama demiyor. Zaten Macron da demiyor. Trump da demiyor. Demiyorlar. İsrail'e dediler mi ki?
Ah ah, biz hata ettik. 1974'te Kıbrıs'ın tamamını alacaktık. Almadık da ne oldu? Sanki Kuzey Kıbrıs'ı bize helâl mi ettiler?
- Keşke tamamını alaydık. Batı'nın gözünde öyle de işgalciydik, böyle de işgalciyiz. Bağırıp dursunlardı. Oho, şu dünyaya bakın. Kim ne yapıyorsa, yanına kâr kalıyor. Üstelik Fransız Macron, Ermenistan Cumhurbaşkanıymış gibi konuşuyor. Bu kadarını Aznavur bile istemezdi...
Kutsal değerler, her zaman kutsaldır. Şu Esad, Azerbaycan'ın Vatan Savunması'na bakıp ne hissediyor acaba? Suriye toprakları, yabancıların istilası altındadır ama Esad hâlâ kendi halkıyla boğuşuyor. Aliyev öyle mi? İşgal altındaki topraklarını geri almak için, milletini topyekün motive etmiştir. H Azerbaycan'da 30 yıllık birikmiş bu enerji ve ruh, sadece bir milliyet değil, aynı zamanda bir haysiyet mücadelesi veriyor. İnsanlığa örnek olsun.