Babacan’a dair

Millet İttifakı’ndan ve özellikle de Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a gelen en sert eleştiriler bile etkili olmuyor. Kimse aldırmıyor. Ne söyleyeceği önceden belli olduğu için, ne kadar bağırırsa bağırsın, millet kös dinliyor.

Haa... Babacan yumuşak da konuşsa, bu konuda etkili olabilir. Medeni bir muhalefet üslubu, hele bilgili bir adamdan geliyorsa, Erdoğan’ı elbet rahatsız edebilir. Üstelik Babacan, siyasetle yüz göz olmamış bir siyasetçi... Söyledikleri ciddiye alınır.

Fakat... Partisini kurarken dedi ki Babacan: - “Kişilerle uğraşmaya gelmedik. Ülkenin sorunlarıyla uğraşacağız.” Halbuki ne bekleniyordu:

- Sırf Erdoğan’la uğraşmaya geliyor.

- Nefret cephesine o da katılıyor. Hayır. Bu beklenti içinde olanlar, hüsrana uğradılar dün. Allahaşkına... Sırf Erdoğan düşmanlığı yapmak için parti kurulur mu? O işi yapan bir sürü parti var zaten. Babacan, istese de yapamaz bunu... Mizacı müsait değil.

Öyleyse, Millet İttifakı’nda ne işi var? Bu ihtimal de suya düşmüştür. Anlaşılıyor ki Babacan’ın partisi bağımsız, bağlantısız, angajmansız, ard niyetsiz, salt demokrat bir çizgiye oturacak... En azından hedefi bu. Ben böyle anlıyorum. Ve başarılar diliyorum.

Ancak Babacan’a şöyle bir tavsiyem var: Çok yakını olsa bile, partisini uzaktan kumanda etmek isteyecek olanlara asla izin vermesin. Merhum Özal, 4 eğilimi ANAP’ta toplayıp başarılı olmuştu ama takım kaptanı kendisiydi. Tepede bir müdürü, âmiri, velisi falan yoktu. Kimseyi karıştırmadı. Benden bu kadar.