Boşuna zahmet. Bir Alevi-Sünni çatışması çıkartamazlar... Yıllardır çıkartamadılar. İlk denemeleri değil bu. Her defasında hüsrana uğradılar. Bakar mısınız? Son çaldıkları kapı İzmir. Yani, tam da kayaya çarptılar. Ağızlarının payını aldılar.
Güzel memleketim neler gördü. Sağ-sol kumpas’ından tutun, laik-antilaik tezgahına, oradan Türk-Kürt nüansına kadar... hiçbir tuzağa düşmedi... Alevi-Sünni kışkırtmaları da, bekledikleri iç kargaşaya bizi asla sürükleyemedi. Bunun gibi daha da kaç türlü tuzak. Sonuç, hep hezimet. Memleketim, her seferinde galip.
Kutuplaşma’dan medet umuyor olabilirler. Nafiledir. Çünkü kutuplaşma, ta 1946’dan beri aşina olduğumuz bir ezeli rekabetten kaynaklanan, siyasal bir olgudur ki, bu millet, onu da hazmetmiştir. Bu millet, her türlü düşünceyi kendi arasında görüşür, bazen sert tartışır ama bunu sokağa dökmez. Dökmemiştir. “Bayrak hiç inmemiştir.” Öyle ki, kutuplaşma, 15 Temmuz’a bile boyun eğmemiştir. Şimdi kapılara konan X işaretiyle mi kategorize olacaktır? Haydi efendim haydi, başka kapıya, yallah.