Kesinleşene kadar Ankara’da Mansur Yavaş’ın ismi birkaç kere gitti geldi. Ama onu beklerken hiçbir sosyal demokrat çıkıp da “ben adayım” diyemedi...
Yahut, demedi.
İşte, sosyal demokrat’ın ben böylesi uysal, munis ve rızacı olanını severim... Tabii bir ülkücü’nün CHP’lileşmesi de ayrıca hoş bir şey.
Darısı Koray Aydın’ın başına.
Hâlâ mı?
Aradan bu kadar zaman geçti, 15 Temmuz akşamı’na dair “merak edilen” noktalar hâlâ tartışılıyor. Madem öyle... Müsaadenizle ben de en merak ettiğim noktaya değineyim.
Bir insan, gece saat 23.20’de İstanbul’a niye gelir? Üstelik hiçbir otelde rezervasyonu yok ve hiçbir otel onu kabul etmiyor, öyle mi?
Peki niye gelir?
- Yahu canı ister gelir, sana ne?
Tabii ki bana ne?
Hoş gelir sefa getirir.
Fakat bu arkadaşın disiplinli hayat biçimi’ni bildiğimiz için soruyorum.
Niye gelir?
Saat kaç? Sokak Arsalarda top oynayan çocuk yok... Çünkü arsa kalmadı.
Kaldıysa bile, oralarda çocuklar hiç sokağa çıkmıyorlar, hepsi evlerinde bir odaya kapanmışlar, sosyalleşiyorlar.
Eh, sokak kültürü olmayınca, ne arkadaşlık biliyorlar, ne fedakârlık, ne yarış, ne de rekabet...
Darılmayı küsmeyi falan da bilmedikleri için, barışmayı da öğrenemeyecekler diye endişe ederim.
Tuhaf bir nesil mi yetişiyor ne?