Birkaç tane nokta atış yapalım... Torbadan hangi notlar çıkarsa, bahtımıza.
Öbür notlara Pazar Kahvesi’nde devam ederiz.
KIBRIS: Bizim öğrencilik yıllarımız “ya taksim ya ölüm” mitingleriyle geçti. Ne yazık, şimdi Doğu Akdeniz’de olup bitenler, kimsenin umurunda değil.
S-400’LER: Amerika’nın resmen tehdidi altındayız. Resmen ve alenen... Fakat ne yazık, Bağımsız Türkiye diye yeri göğü inletecek tek bir kurumdan yoksunuz.
EYVAH TATİL: Tatil yapmaktan vallaha yorulduk. Bir 10 günlük tatil daha geliyor. Yine yorulacağız. Dönüşte birkaç gün bari dinlenmek için resmi izin talep edelim.
TRAFİK: Tek merakım şudur: İstanbul caddelerinde niye hiç trafik polisi yok? Efendim o işlere artık belediye bakıyor...
O zaman soruyorum: Yollarda niye hiç zabıta memuru yok? Bunlar topyekün direnişe mi geçti acaba? Eğer öyleyse, söylesinler hep beraber geçelim. Maksat itaatsizlik değil mi?
VE İÇ POLİTİKA: Neyi tartışıyoruz? Mesele, sistem meselesi değil. Rejim meselesi hiç değil... Peki nedir? Mesele düpedüz Erdoğan meselesi. Muhalefet niye bunu açıkca söylemiyor da lafı geveliyor?