Adam sarhoş... Araba kullanıyor. Ehliyeti yok. Üstelik araba çalıntı.
Yetmiyormuş gibi ruhsatsız silah taşıyor.
Dahası, sokağa çıkma yasağını ihlal ediyor. Bir de polise mukavemet göstermez mi? Kaç suç birden.
Unutuyordum: Pastanenin vitrinine de girmiş mala zarar vermiş. İnsan manzaralarından biri bu.
Bir de yarını bekleyelim. Ne uyanıklar göreceğiz.
Cuma, saat 14.00’e kadar bakkal, market ve manavlar açık ya, mazereti hazır. Eğer yakalanırsa diyecek ki:
- Hem manav açık, hem sokak yasak...
Bu nasıl iş?
- Tebliğden haberin yok mu?
- Var ama ben böyle anladım. Yasak, saat 14.00’ten sonra başlıyor sandım. Ya sabır.
Ne yapalım? Her türlü insan var. Cevabını bildiği halde aynı soru, yüz kere sorulur mu:
- Normale ne zaman döneriz? Buyurun bakalım. Çocuk dahi bilir ki, bu bizim elimizde.
Kurallara ne kadar uyarsak o kadar çabuk döneriz. Fakat hayır. Kazık kadar herif, Basın Toplantısı’nda Bakan’a soruyor hâlâ:
- Normale ne zaman döneriz? Neredeyse “Saat kaçta döneriz?”
Beri tarafta ise - çok şükür - sağduyu, ezici bir üstünlük sağlamıştır.
Millet büyük bir sabır ve tevekkül içinde zaman’a meydan okuyor.
Zira, ne zaman döneriz’den ziyade nasıl bir zaferle döneriz’dir mühim olan.
Öyleyse dünyada şu kanaati perçinleyeceğiz:
- En güvenli yer Türkiye’dir. Sağlık hizmetleri dahil. Yoksa dönmek kolay...
İsterseniz yarın döneriz.