Haberin Devamı
Böyle konuları kaşımayı pek sevmem ama şu balıkçı meselesinde gözden kaçan birkaç ayrıntıya değinmek lazım.
- Rumeli Kavağı’na sırf gidip gelmek bile 1 buçuk saat sürer. Bunu özellikle hatırlatmak isterim.
- Büyükelçi’ye de maşallah... İnsan kar kış fırtınayı görünce (ya da öğrenince) demez mi ki İmamoğlu’na: Sizi meşgul etmeyelim... Yemek iptal olsun. Başka zaman yeriz.
- Efendim, Bay Elçi ta Ankara’dan gelmiş. Allah Allah. Sanki Londra’dan geliyor.
- Efendim, balıkçıda rezervasyon bir ay önceden yapılmış... Yok canım, sakın bir yıl önceden yapılmış olmasın.
- Elçi balık yerken, konsolos da boş durmuyor. Aynı gün o da bir başka mekânda paralel bir ziyarette bulunuyor. Hayrola, ne oluyor?
- Peki, bütün bunlara genel merkez ne diyor? Hiçbir şey diyemez. İmamoğlu’nu keşfedip İstanbul’a yakıştıran bizzat genel başkandır. Şimdi onu bize şikayet edecek değil ya... O kadar çok beğeniyor ki, bir dönem daha Belediye Başkanlığı yapsın istiyor... Hâlâ anlamadınız mı?