Geçen yıl eğer erken seçim’e gitmeseydik, normal seçim tarihi dündü... 3 Kasım. Yani bugünkü gazetelerde siz seçim sonuçlarını okuyor olacaktınız.
3 Kasım tarihinin getirdiği bir çağrışım daha var. 17 yıl evvel... 3 Kasım 2002. O gün... Enteresan bir seçimdi. Meclis’teki bütün partiler baraja takılıp küme düştü... Meclis’e sadece iki parti girebildi. CHP ve yeni kurulmuş olan AK Parti. (Takvim yapraklarını çevirirsek 3 Kasım’ların başka izlerini de görürüz ama onları geçelim)
Önümüze bakalım. Şimdi de erken seçim söylentileri dolaşıyor. Erken değilse bile eh, 5-10 ay erkene alınmış bir seçim belki. Yeter ki alt yapı hazır olsun:
- Yeni bir Siyasi Partiler Yasası.
- Yeni bir Seçim Yasası.
- Ve tabii Uyum Yasaları. - Anayasa değişikliği de caba. Ufukta bunları görebiliyor musunuz? Cevap isterim.
İsterim, çünkü: Anayasayı değiştirmeden Hükümet Etme Sistemi’ni nasıl değiştireceksiniz? Hayal kurmayı bırakın. Bilirim ki yine siz, mevcut sistemle seçime gidip, yine tek adam’ın koltuğuna talip olacaksınız. Söyleyin şunu kurtulun. Ayıp değil ki.
Bence muhalefet, macera kovalayacağına, mevcut sistemin kusur ve eksiklerini tamir etme yolunda gayret göstersin... Demokrasiye bir katkı da budur. Öbür yol için macera dedim. Evet, macera. Çünkü şimdi düğmeye bassan, en az 10 yıl sürer bu yolculuk. Belki birkaç seçim, birkaç referandum gerekir. En iyisi onarım.
- Düzen’e çekidüzen.