Demek öyle ha? Müstakbel yardımcılarıyla, İmamoğlu ve Yavaş’la birlikte meydanlara inecek Kemal Bey. Güçlendirilmiş Başkan Adayı olarak.
*
Tam 2 ay. Seçim kampanyası boyunca... Kemal Bey’in bir yanında İmamoğlu, öbür yanında Yavaş. Birer fedai gibi dikilecek. Ne güzel bir görüntü.
*
Peki ama 2 ay, Ankara ve İstanbul Belediyeleri ne olacak? Hele İstanbul! Tam da büyük bir depreme hazırlanırken, sahipsiz mi kalacak? Yahu size genel başkanınız kaç defa demedi mi “Siz belediyelerinizin başında kalın” diye? Hem söyler misiniz, Ankara ve İstanbul Halkı size niçin oy verdi? Yarı yolda şehri bırakıp gitmeniz için mi?
*
Niye kabul ettiniz? Nasıl yürüteceksiniz bu görevi? Siz süpermen misiniz? Mesela, yarım gün, sabah İstanbul’da çalışıp, öğleden sonra -yine mesela- Trabzon’daki ya da Yozgat’taki mitinge yetişip kürsüye mi çıkacaksınız? Gerçi İstanbul’daki hercai zat İstanbul’u özlemeye alışıktır ama Ankara’daki saf arkadaşı da baştan çıkardınız ha...
*
Ne için bütün bunlar? Biraz zorlama da olsa... “Kazanacak aday” için. Haa, o zaman başka. - Verin Ankara’yı İstanbul’u, alın Türkiye’yi öyle mi? Ama Allahınızı severseniz HDP’yi mutlu kılmak uğruna güneyimizdeki TSK operasyonlarını durdurmayın... Misak-ı Milli’yi unutmayın. Neler konuşuyoruz yarabbi?
*
Evet, konuşuyoruz. Hem de çok tuhaf şeyler konuşuyoruz. Kemal Bey’e bakar mısınız? Ne diyor Akşener için: - Ara sıra ülkücü damarı tutar. İltifat mı, hakaret mi belli değil. Keşke o damardan bir tane de Kemal Bey’de olsa.