Milli Egemenlik, 100 yaşına giriyor: 23 Nisan.
Muhteşem bir kutlama isterdik ama galiba evde kalarak kutlayacağız.
Olsun... Yüreğimizde hissetmek de yeterlidir.
O gün, Edirne’den Kars’a bütün pencereler ve balkonlar, albayrak’la donatılacak...
Kimbilir, ne güzel bir tablo doğacak. Türkiye haritasını önünüze koyun, bir bakın.
Böyle bir estetik, başka hangi coğrafyada var?
Ardından 19 Mayıs. Evde kalmak inşallah o güne kadar sürmez ama tutun ki sürdü...
Aynı ihtişam, o gün de yaşanacak... Şüheda fışkıran topraklar, albayrak’la taçlanacak.
Samsun’dan İzmir’e kadar Türkiye haritasını önünüze koyup yine bir bakın.
Hür yaşamaya alışmış bir millete “evde kal” demek kolay değildir ama o hürriyete kavuşmak için sergilediğimiz milli mücadele ruhu, bize bunu emrediyorsa, seve seve evde kalırız.
Hem de hürriyetin kıymetini, başımıza tâc’ederek...
Daha ne olsun?
İki milli bayramın hemen ardından, bir de dini bayram geliyor...
24 Mayıs Ramazan Bayramı.
Virüsle mücadeleyi o vakte kadar inşallah kazanmış olacağız ama velev ki mücadelemiz bitmedi.
Dayanacağız.
Bayramlaşma ve el öpme geleneğimizi, yüreklerimizde sürdüreceğiz...
Ömürboyu sarılıp bayramlaşabilmek için.
Bu duygular içerisinde takvim yapraklarını gururla, inançla ve metanetle takip edelim.