Açıkça söylediler: Onlara öğretmen demem ben / Savcı, hakim demem / Sanatçı demem / Memur demem / Çiftçi, işçi, köylü demem. Belli ki Millet İttifakı seçimi kazanıp iktidar olunca, Türkiye’nin yarısından hesap sorulacak.
İşin kötü tarafı: İhbar dönemi başlayacak:
- Falan sporcu, filan sanatçı saraya sık sık gitmişti.
- Falan şarkıcı, askerlere konser vermişti.
- Filan iş insanı, Kanal İstanbul’u desteklemişti.
- İsimleri yazılı şu gazeteciler, yalakalık yapmıştı. Gizlisi saklısı yok. Şimdiden açıkça söylüyorlar.
Biz bu filmi görmüştük galiba. 27 Mayıs’tan sonra başlayan ihbar furyası, ne canlar yakmıştı... Demokrat Parti Sempatizanları -asılsız da olsa- “bir husumet sebebiyle” ihbar edilip “kuyruk” diye damga yiyordu. Üst yönetimlerin, haberi olsun olmasın, alt kadrolar kıyım yapıyordu. Eh, yukarısı da görmezliğe geliyordu. Gazinolarda sahneye çıkacak solistler bile onay bekliyordu.
Neticede bir darbeydi o. İhtilal olmuştu. Çok şükür bugün öyle bir ihtimal yok ama kin ve husumet dalgaları, daha da şiddetli boyuttadır. 27 Mayıs, 10 yıllık bir öfkenin ürünüydü. Bugün ise, 20 yıllık bir nefret birikimi var.