Müttefiklerin biri, tek adam diye her gün eleştirdiği koltuğa talip. Öbürü, mütevazı... Bari olmayan bir başbakanlığa talip. Daha öbürü, yani Brütüs’e benzeyeni, rövanş için yüzde 1.5 oy’la ringe çıkmaya talip. En iyisi, ak sakallı olanıdır. Gücünü ve haddini biliyor. “Yangını söndürmek için su taşıyan karınca misali” hiç değilse tarafını belli etmeye çalışıyor. Fakaat... En hoşlandığım Muharrem İnce’dir. Osman Bölükbaşı gibi çok doğru laflar ediyor. Alkışlar ona oylar başkasına giderse vah ki vah.
Gelelim şu meseleye. Dinleyin beyefendi. Dostunuzdur. Üzülebilirsiniz. Demirtaş’ın cezaevinde oluşuna üzülmek başka ama “Demirtaş niye cezaevinde?” diye her gün sormak başka. Niye cezaevinde olduğunu siz bilmiyor musunuz? Beyefendi!.. Bizi bu derece aptal yerine koyup koyup sonra oy mu isteyeceksiniz? Yoo, bu kadarına Demirtaş’ın bile gönlü razı olmaz.
Kısa... Kısa...
HDP Davası’nın sonucundan ziyade benim asıl merak ettiğim şudur: Bu kadar uzun uzun nesini inceliyorlar acaba, karar vermek için? Futbolda VAR Odası’ndaki hakemler bile pozisyonu bu kadar uzun incelemezler.
Bağımsız Yargı’ya burnunu sokan 10 ülkenin büyükelçisi, gereken cevabı Dışişleri’nden aldı ama aralarında Yeni Zelanda’nın ne işi vardı, anlaşılamadı.
Avrupa merak ediyor:
- Türkler Afrika’da ne arıyor diye. Cevap veriyorum:
- Sizin aradığınız gibi define aramıyorlar... Avrupa’da bulamadıkları insanlığı arıyorlar. Ve buldular galiba.