Bay Hafter, imzadan vazgeçti. Zaten niyetli değildi. Bu ne demek: -Libya’da ateşkes’e hayır. Yani: -Savaşa devam.
Devam da içimizdeki İrlandalılara ne oluyor? Onlar niçin seviniyor? Yahu her olayda “savaşa hayır” diye bağıran papağanlar, hep onlar değil midir? Peki, ne oldu şimdi? -Efendim, seviniyorlar, çünkü Türk-Rus tarafının barış çağrısı havada kaldı: -Yaşasın savaş. Peki peki, yaşasın.
Böyle yapacaklarına, gidip Hafter’in ordusuna katılsalar, vallaha daha yakışık alır... İdlib’te de rejim güçleri’nden yana değiller midir zaten? 1 milyon Suriyeli daha gelip sığınsa, tef çalıp oynayacaklar. “Demedim mi” diyecekler. “Türkiye ayıklasın şimdi pirincin taşını.”
Ama bir taraftan da Mehmetçiğin burnu kanamasın havasındalar... Yalan... Ne kadar şehit verirsek, o kadar mutlu olacaklar. Yine “demedim mi” diyecekler. Niçin? Çünkü “savaşa karşı” bunlar. Gidi acemi artistler.
Fakat durun. Maç 90 dakika. Daha bitmedi. Bunun daha uzatma dakikaları var. Ben bu yazıyı yazdıktan sonra, 5-10 saat içinde kimbilir ne gelişmeler olacak... Bir bakarsınız ki, pasta’nın hepsini yemek isteyen Bay Hafter, sonunda belki evdeki bulgurdan da olacak.
Özetliyorum: Bu dünyadan Bay Hafter gibi ne muhterisler geldi geçti. Şimdi isimlerini bile hatırlayan yok. Çünkü diplomaside, muharebe kazanmak değil, savaş kazanmaktır mühim olan. 1 gol atarsın ama 3 gol yemeyeceğin ne malûm? Sonucu görelim.