Esas mesele

Meçhul bir virüsle boğuşuyoruz. Hata mı ediyoruz? Nerede ediyoruz?

“Yanlış sağlık politikası” deyip yine burun kıvıranlardan ricamız:

-Doğru olan politika nedir? Bunu bir anlatsınlar. Hayır. Anlatmıyorlar...

Hayati bilgileri milletten esirgiyorlar.

Ya da “mesele virüs değil, hâlâ anlamadınız mı” diyecekler ama utanıyorlar.

Bir maske tartışmasını bile kutuplaşmaya çevirdiler.

Maske takalım mı, takmayalım mı?

Yahu ister tak, ister takma...

Otoriteleri dinlediniz. Artık gerisini paşa gönlünüz bilir. Fakat hayır...

Bütün mesele, kutuplaşmayı virüsten daha canlı tutmak.

Peki ya, milli dayanışma kampanyası’nın neyini beğenmiyorlar? Sanki ilk defa bir kampanya görüyorlar.

Acaba adının milli oluşuna mı taktılar?

E aşkolsun, bu fedakâr millet, 27 Mayıs’ta Milli Birlik Komitesi’nin bir tavsiyesiyle götürüp alyanslarını bağışlamadı mı? O bir ilk değil mi?

Peki o günden bu yana, seçim kampanyalarındaki örtülü ve aleni bağışlar, hiç unutulur mu?

Neyse oralara girmeyelim.

Kaldı ki deprem, sel, yangın gibi her felakette bu millet, varını yoğunu ortaya koymuştur.

Bu defa karşımızda esrarengiz bir düşman var. İlle de “düşmanın yanında yer almak” birileri için ırsî bir vecibe midir?

Yahu bari bir kere de tarafsız kalsalar ya...