Futbol

(Maçtan önce yazıyorum.) 3 büyüklere bakın. Lig başından beri ona buna puan dağıttıkları yetmiyor, kendi aralarında da birbirlerine puan ikram ediyorlar. Dünkü, 3 ihtimalli bir derbiydi.

E ne oldu? 3 ihtimalden hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, kime yarayacaktı ki?

Söyleyin bakalım:

- Kime yaradı?

Ve siyaset

Evet... Gelelim siyasetteki puan cetveline. Oynak merkez devam ediyor. Çünkü partiler, puan toplama yerine sanki puan kaybetme yarışındalar.

Binbir zahmetle kazandıkları yeni taraftarları kolayca ellerinden kaçırıyorlar. Neden?

Çünkü öyle bir döneme girdik ki, bu iklim, artık ‘hata’ kabul etmiyor.

Yurt gezilerinde seçmeni azarlamak/ meslek gruplarını devr-i sabık korkusuna sevk etmek/ duyarlı milliyetçileri, antimilli demeçlerle endişeye sürüklemek/ bir örnek gerekirse, -mesela- sınır ötesi operasyonlarda Mehmetçiğin morali’ni bozucu demeçler vermek/ Meclis kürsüsünde çok sert konuşmalar yapmak...

Hepsini saymıyorum. Bu kadarı yeter.

ASELSAN satıldı yalanı, kamuoyunu sarsmaya yetmiştir. Maalesef yaptırımı da yok. HDP meselesi, başlı başına bir konu...

HDP’yle flört etmek problem değil... Siyaset bu...

Elbet oy hesabı yapacaksınız ama HDP’nin avukatlığına soyunmak, ana muhalefete önemli kayıplar getiriyor. Uzatmayalım. İşin özeti, yukarıdaki satırlarda var.

Maçın uzatma dakikalarını oynuyoruz. Hata yaparsanız golü yersiniz. Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan da olursunuz.

HDP’ye ne olur? Hiç. O yine yoluna devam eder. Hatta daha da yol alır.

Ama siz Kurucu Parti olarak, üstelik Kuvayi Milliyeci olarak, nasıl normale dönersiniz?

Türkiye’de bu en son seçim değil ki... Yarını da var.