Kısa bir ara’dan sonra:
- Merhaba. Tatil yapmaya hiç alışık olmadığım için, “şu bir hafta” burnumdan geldi.
Hastalandığım için mi yazı yazamadım, yoksa yazı yazamadığım için mi hastalandım, anlayabilmiş değilim...
Ağır bir grip geçirdim. Şimdi iyiyim.
İlgisini esirgemeyen dost ve arkadaşlarıma, sevgili okuyucularıma teşekkür ederim.
“Evde kal” güzel bir çağrı. Lâkin evde kal dediysek, yan gelip yat demedik.
Evde kal ama çalışarak kal... Üreterek kal. Başarılı kal. Mutlu kal.
Hayata yeniden hazırlanarak, taze bir başlangıç için evde kal.
İşini, işyerini, iş arkadaşlarını özleyerek evde kal. Kal ki, mesleğine koşa koşa dönesin.
- Her şey Türkiye için.
Siyasete baktım, yaprak kıpırdamıyor. Alâ...
Fakat hayrettir, koronayla bile ittifak kuran ruh hastaları yine de eksik değil.
Ne istedikleri de belli değil. Ufukta seçim de gözükmüyor.
- Ama anket yapabilirsiniz. Ey araştırmacılar, yapınız.
Koronayla ittifak kuranların siyasi akıbeti’ni o anketlere bakarak görebilirsiniz.
Bir parantez açayım:
- Turgut Özal’ı saygıyla anıyorum.
Bugün onun vefatının 27’nci yıl dönümü. Hizmetlerini hiç unutmayacağız.
Evde kal deyip geçmeyin. Evde kalmanın insanlara öğrettiği çook şeyler var. Saymakla bitmez...
Beni en mutlu eden de şudur: Gazetesiz olamayacağımız anlaşılmıştır. Ne güzel slogan:
- Gazetemi istiyorum.