Birikmiş notlarım var. Onların hiç değilse bir kısmını size sunmalıyım ki, süratli değişen gündemde kaynayıp gitmesin.
Önce adaylık meselesi. Bu konu, kabak tadı verdiyse de meraklısı ve takipçisi çoktur. Oradan başlayalım:
Mansur Yavaş, İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu... Anketlere bakıyoruz, Kılıçdaroğlu sonuncu çıkıyor. O yetmiyor. İYİ Parti, kazanamayacak olan bir adayı istemeyiz diye açıkça söylüyor. Bütün bunlara rağmen, Kılıçdaroğlu hâlâ adaylığa talip... Ona “nefsine hakim olmalısın” diye tavsiye etsek ayıp kaçar mı acaba?
Akşener, elde ettiği puanları, hovardaca harcıyor. Kılıçdaroğlu’yla birlikte göründüğü her fotoğraf, ona pahalıya patlamaktadır ama farkında değil... Ne zaman farkına varacak? Yarışta ikinciliği kaçırdığını gördüğü zaman.
Şu sokağa dökülme meselesini anlayamadım. Kılıçdaroğlu, böyle bir laf etmedi. Eh, Tayyip Erdoğan da edilmemiş bir laf için Kılıçdaroğlu’nu suçlamaz herhalde. Esasen Kılıçdaroğlu’nun kitabında “sokağa dökülmek” yoktur. Eve kapanmak vardır. (Bak: 15 Temmuz)
Dostça
Ne cesur insanlar var. Aday olup bir de kaybederse, öbür koltukları dahil, itibarlarını da kaybedecek. Yani? Yanisi şu: Kaybedecek hiçbir şeyiniz yoksa, elbette aday olabilirsiniz. Ama kaybedecek şeyleriniz varsa, deli misiniz siz? Sakın olmayın.