Giriş
Seçmen, adaylara diyor ki: - TRAFİK sorununu kökten çözemezsiniz, anladık ama trafik magandalığını da mı önleyemezsiniz?
.........
KLAKSON terbiyesizliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Olağanüstü durumlar hariç... Bunun bir kuralı yok mu? Klakson çalmakla trafik açılır mı?
.........
DENİZ kirliliği bir muamma değil. Nerelerden kaynaklandığı belli. En ağır cezalarla bunun üzerine yürüyecek misiniz?
.........
DERLER ki hani... Halk plajlara akın edince, vatandaşa denize girecek yer kalmadı. Tamam da, sahillerdeki şu beyaz donluları ne yapacaksınız? İşte Çağdaş Türkiye, öyle mi?
.........
PİKNİK disiplinsizliği büyük ölçüde çözülmüştür. Ama yetmez... Daha daha daha disiplin.
.........
ÇEŞİTLİ nedenlerle yıktırılmış yapılar, öylece duruyor... Her biri kümbet... Bunları ne yapacaksınız? Yargıdakiler hariç... Ama müdahil olacağınız o kadar çok yer var ki... Nedir bu rezil manzara? En azından bir makyaj, bir kamuflaj... Ne dersiniz?
.........
HİÇBİR armonisi olmayan renk renk binalar... Ön cepheye asılmış çamaşırlar, çamaşırlar... İnşallah farkındasınız.
......... SAYIN ADAYLAR!..
Seçmen, büyük projelerinizi elbet sevinçle karşılıyor ama küçük gibi gözüken bu meseleler, hayatın bir parçasıdır.
Seçmen soruyor.
Bugünlük bu kadarını iletebildim. Öbür soruları da parça parça ileteceğim.
Not:
Seçim kampanyalarında söylenen en çirkin laflar bile, seçimden sonra eriyip gider. Üzerinde durulmaz. Güzel bir gelenek olarak daima beyaz bir sayfa açılır. Fakat ne yazık... Şu “YPG’liler bize mi saldıracaklar” sözü, hiç unutulmaz. (Yoksa bunu bile unutturacak yeni vecizelere hazırlıklı mı olmalıyız?)
