Putin, ABD’de Obama’ya kadeh kaldırdığı saatlerde -meğer- Rus uçakları Suriye’ye doğru havalanmak üzereydi, öyle mi? Ne bu şimdi? İnce Diplomasi mi, yoksa ahlaki bir arıza mı? Tayyip Erdoğan kızmış ama takıldığı noktaya bakın. Diyor ki: - Rusya’nın Suriye’de sınırı yok. Ne işi var orada? Peki “Amerika’nın ne işi var” diye sormazlar mı? Öyle bir yerden vurun ki ses getirsin. Bu pek hafif.
İyi oldu
Sandıkların taşınmasıyla ilgili başvurular reddedildi. Ben “taşınabilir” demiştim ama böylesi iyi oldu, aksi halde seçimin tamamına gölge düşecekti. Hem, yeni öğreniyorum ki, 400 bin seçmeni kapsıyormuş bu seyyar sandıklar... Çok büyük rakam... Neyse. Yanlıştan dönülmüştür. Beni de döndürmüştür. Memnunum.
Şimdiden bilin
MHP, açık açık söylemedi mi: - HDP’nin bulunduğu hiçbir oluşumun içinde, önünde, arkasında olmam. Şimdi de aynı şeyi söylüyor... Ve ısrarla söylüyor. Acaba seçmene şunu mu demek istiyor: - Bunu bilin, ona göre oy kullanın. Peki, kimin işine yarar? Daha doğrusu kime zarar? Bir düşünün. Çünkü siyasi yelpazeyi mutlaka etkileyecektir. Ayrıca, dün Bahçeli’yi dinleyen kararsızlar, zorla Erdoğancı olur. Kafası karışık AK Partili seçmenler ise iyice kemikleşir.
Saldırıya dair
Gelelim Ahmet Hakan’a. Bir kere daha geçmiş olsun... Yüz kere geçmiş olsun. Efendim, saldırıyı kınamayanlar “geçmiş olsun” demeyenler varmış. Erdoğan dahil, aferin onlara... Samimi davranmışlar. Duygularını hiç gizlememişler. “Geçmiş olsun” diyenlerin hepsi sahiden üzgün mü sanki?.. İçlerinde oh olsun diyenler yok mu? Sürüyle var. Ahmet bunu bilmez mi? Vallahi göstermelik kınamaktansa, uyduruk bir geçmiş olsun demektense, hiç tınmamak, bari mert bir tavır... Tanıdığım Ahmet, zaten böylesini tercih eder.