Hep dargın mı kalaydık, yoksa barışmamız iyi mi oluyor? Suudi Arabistan, Mısır, İsrail, Ermenistan... Ve diğerleri... Saymakla bitmez. Bugün artık her devletle konuşabilen, nadir ülkelerden biriyiz. Kaldı ki, Türk’ün dostluğu dünya tarafından gıptayla izleniyor. Fena mı oluyor?
*
Peki, Veliaht Prens Selman’ın gelişinden niye rahatsızlık duyulur? Araplar, ya Türkiye’ye yatırım yaparsa? Nitekim, Katar’dan niye rahatsızlık duyuluyor? Parası olduğu için... Fukara Ermenistan’dan rahatsızlık duyan var mı? Yok.
*
Bütün mesele “Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’si batmalıdır.” Gerçi Prens Selman olmazsa Türkiye batmaz, nitekim batmamıştır, Katar’ın bir iki jestiyle Türkiye ihya da olmamıştır ama siz içimizdeki virüse bakın... Salgın halinde kötülük üretiyor.
*
Adama derler ki: Sen Arap’ın tek kuruşunu bile reddedecek kadar milliyetçisin de, ülkeni dünyaya niye sürekli şikayet ediyorsun:
- Türkiye’de özgürlük yok.
- Demokrasi yok. Yargı yok.
- Can ve mal güvenliği yok. Peki, anladık. Siyasi ahlak ne durumda, onu da söyle bâri. Mesela: Ülkeyi yönetmeye talip olanların içinde yalancılığı tescil edilmiş birileri de var mı, onu da söyle. Sen dürüst adamsın. Söylersin.
Not: Yangınla itfaiye arasında bari tarafsız kalsalardı, ona bile razıydık. Ama, yangından taraf oldular. Daha da kötüsü: Yangına körükle gidiyorlar.