Dünkü Meclis’i bir yabancı izleseydi, zannederdi ki:
- Bu ülkede, iki hasım yönetim var. Bereket “İkisi de milliyetçi...” “İkisi de büyük vatansever” Peki, niye anlaşamadılar? Niye anlaşamıyorlar?
Türkçe konuştukları halde niye?
Üstelik... Birbirlerini teyit ettiler... İki taraf da “ülke menfaatleri için” nefes tükettiler. İyi ama niye anlaşamadılar?
Hem de mükemmel bir Türkçe konuştukları halde? Niye?
Toplantıdan 30 saat evvel Dışişleri Bakanı bir tur attı, muhalefete bilgi verdi... Tabii, ikna olmalarını da bekledi.
Bu bir gelenektir. Çok kere de görülmüş bir nezakettir. Ama öbürü nedir? Öbürü?
Yâni, muhalefet kaptanı’nın kapı kapı dolaşıp tayfalarını red doğrultusunda motive etmesi?
Bunu iyi başarmış olacak ki, tayfalar çok disiplinliydiler Meclis’te...
En çok sorulan soru şuydu: - Ne işimiz var Libya’da? Kulağımıza yabancı gelmedi: Ne işimiz var Suriye’de gibi bir şey bu...
Hatta Doğu Akdeniz’de ne işimiz var? Biraz daha gayret etsek diyeceğiz ki:
- Ne işimiz var Kıbrıs’ta? Allah aşkına...
- Türkiye’de ne işimiz var? Aynı dili konuşuyoruz ama anlaşamıyoruz. Ne yapalım:
- Vatan sağ olsun.