Bu gece, saat 21.00’de... Herkes pencereye, balkona... ya da kapının önüne.
- İstiklâl Marşımızı okuyacağız. Atatürk’ün en büyük eseri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 100’üncü yaşını kutlayacağız.
Edirne’den Kars’a kadar, Samsun’dan İzmir’e kadar...
Muhteşem bir koro.
Müzik hatalarına rağmen muhteşem bir koro. Evet, zor bir bestedir. Uyum sağlamak kolay değildir...
Lâkin müzik kulağı mükemmel olan bir milletin, bu derece farklı sesler çıkarmasını aklım almıyor...
Nesiller boyu onu yanlış yunluş okuduk...
Çocuklarımıza, torunlarımıza doğrusunu öğretsek bâri. (Bunu bir başka gün konuşalım.)
Dönelim 23 Nisan’a. Bu güzel günde, bu asil millet, geri çekilmiş ve eve kapanmıştır. Niçin?
- Hız alıp, daha ileriye fırlamak için. Milli iradesini, yeni yüzyıllara daha sıhhatli biçimde taşımak için...
Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfâdını daha da yüceltmek için...
Ulusal Egemenlik, 100’üncü yılda, çocuklarımıza 100 kere daha armağan olsun.
Şu bayrağın güzelliğine bakın:
İstiklâl Marşı’nın o şaheser güftesiyle kucaklaşıp, nasıl dalgalanıyor.