“Yanlış hesap Bağdat’tan döner.” ABD’nin yanlış hesapları da Bağdat’tan döneceğe benzer. “Go home” seslerini duyuyor musunuz?
Bağdat, bizim atasözlerimize, şarkılarımıza kadar girmiştir. Genç Osman Türküsü’yle “Bağdat’ın kapısını açan” müzik dünyamız, bakın nerelere kadar uzanıyor. “Şu gelen atlı mıdır? Aman sorun Bağdatlı mıdır?” Neydi o? Bir de mahur şarkı vardı. Çocukluğumuzda pek popülerdi. Mühir Nurettin Selçuk söylerdi: Aşıka Bağdat sorulmaz Ufukları aşar gider Ümit yolcusu yorulmaz Baht izinde koşar gider
Bağdat hakkında fıkralar da uydurulmuştur. Mesela... Adam, Bağdat’a gidiyormuş. Yolu şaşırmış. Bakmış dağbaşında, elinde sazı bir aşık oturuyor. Yanaşmış aşığa. - Arkadaş demiş Bağdat’a nereden gidilir? Başlamış aşık hüngür hüngür ağlamaya. - Niye ağlıyorsun? Sazına sarılarak: - Aşık’a Bağdat sorulmaz. İşte o şarkı.
Bağdat’ı biz herhalde “uzaklık” anlatan bir kavram olarak kullandık... Öyle ya... Yanlış hesap bile taa Bağdat’tan dönebildiğine göre... Aşık, taa Bağdat’a bile ufukları aşıp gidebildiğine göre... Şu gelen atlı, olsa olsa Bağdat’tan geliyor olabileceğine göre... Bağdat, mutlaka “uzaklık” ifade eden bir kavram olsa gerek. Yemen’den gelen kahve gibi.
Bize uzaksa, bu Bağdat, ABD’ye daha uzak. Amerikalı taa 15 bin km öteden gelmiş, tezgâhı kurmuş. Ne işi var Bağdat’ta? Burayı terk et diyorlar, terk etmem diyor çok masraf ettim, verin paramı gideyim diyor. Yahu 2003’ten beri sömürdüğün Irak yetmedi mi? Daha ne parası istiyorsun? Unutma ki eninde sonunda yanlış hesap Bağdat’tan döner.