Siyaset sertleşirken (sanki yumuşakmış gibi) bir taraftan da ittifak arayışları hızlanıyor. Hızlansın ama Millet İttifakı’nı kendi vesayeti altında görmek, çok tuhaf değil mi?
Biraz açalım. İYİ Parti, başka tarafa kayarsa, eyvah... Vesayet kurumu ne olur o zaman? Başka taraf ne demek? Onu da açalım. Üçüncü bir ittifak düşünün. Şöyle: İYİ Parti + SP + DP + Babacan + Davutoğlu... (Hatta varsa bir iki ufak parti daha.) Vesayet Kurumu o zaman sadece HDP’yle kalıyor... Baş başa kalıyor... Saklanacak bir yer yok. Her şey açık ve net. Siyaseten hoş bir manzara mı? Değil.
Demek ki İYİ Parti burada anahtar parti oluyor. Öyleyse Akşener’i yakın markaja almak lazım. Cepte keklik değil ki, bırakıp gider mi gider... Kafasına koyduğunu yapan bir kadındır. Kızdırmaya da gelmez... Belki ona vereceğin tavizler de para etmez.
Dikkat... Böyle olacak demiyorum. Sadece bir ihtimalden bahsediyorum. Ama öyle bir ihtimal ki, İYİ Parti’ye büyük koz getirecek argümanlar içeriyor. Ve Akşener, bunu çok iyi değerlendirecek bir siyasi tecrübeye sahip... Yani bu iş, bir bayram ziyaretiyle çözülecek kadar kolay bir iş değil. -Tarzan zor durumda.
Fetih 567
Marmaray’ı Ecevit yaptı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü Muharrem İnce yaptı. 3. Ahmet Çeşmesi’ni daha dün Kılıçdaroğlu açtı... Su gibi aziz olsun. Lakin Karamollaoğlu’na yapacak iş kalmadı... Boş oturacak değil ya, o da Çamlıca’ya cami yapsın bari. Ay’a gitmek bile ne güzel bir hayaldir: “Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık.”