Şimdi daha soğukkanlı bir değerlendirme yapabiliriz. Son seçimden aldığımız ders, önümüzdeki belediye seçimlerinde bize rehber olabilir. Dönüp bir bakalım mı? Bakalım.
*
Her şeyden önce şunda mutabık mıyız? 6’lı masanın üyeleri, iyi bir Cumhurbaşkanı adayı değil, seçimi kazanacak bir aday arıyorlardı. Kendilerince o adayı buldular. Sadece içlerinden biri o olmaz dedi, kazanamaz.
*
Neticede bir şey fark etmedi. Çünkü ne aday iyi bir adaydı ne de kazanacak bir adaydı. Olanlar oldu. Gerisini biliyorsunuz.
*
2019’a dönelim. İstanbul ve Ankara belediyeleri de iyi belediyecilik yapacak birilerine değil, seçimi kazanacak birilerine teslim edildiydi. Nitekim kazandılar... Devlet ciddiyeti ve devlet terbiyesi almış rakipleri ise kaybettiler. Hazindir...
*
Şimdi ne olacak? Eyvah... Aynı kafa devam ederse her iki taraf da iyi aday’dan ziyade kazanacak aday peşinde mi koşacak? Ankara ve İstanbul’un kaderi artık zâhir-i hal’e mi teslim? Vakit varken, bunu şimdiden düşünmemiz lazım. Kalitesizlik yarışı değil bu.
Not: Mazbatamı verin, mazbatamı isterim diye büyük heyecanla gelen birinin, İstanbul’a aşkla sarılacağını zannetmiştik... Heyhat... Kafasında ve gönlünde meğer İstanbul’dan başka her türlü sevgili var. O derece hercai çıktı.